Sayfalar

20 Ocak 2022 Perşembe

 VARTO' NUN EN YÜKSEKLERDEKİ GÜZELLERİ HAMURPET GÖLLERİ'NDE OLMAK    (VARTO / MUŞ)

Gölleri ve göllerin çevrelerinde yürümeyi seviyorum. Haritaları incelerken gözüm dağları ve o dağların yakınlarındaki gölleri arar. Hamurpet Gölleri'ni bölgenin haritasını incelerken gördüm. Muş'un Varto İlçesi'nin 40 km uzağında 2300 metrelerdeki Küçük Hamurpet ve Büyük Hamurpet Gölleri hafta sonu pikniklerinde ya da gezilerde yanlarında olunamayacak kadar yükseklerde, çok zor bir coğrafya da ulaşmak için yolları dahi yok. Dünya var olalı uzak, ıssız, gizemli, ulaşılmaz olmayı başarabilmişler. Umarım hep böyle kalırlar. Bu yönleri ile tam bana görelerdi.. Küçük Hamurpet Gölü'nün çevresinde tam çevre yürüyüşü yapmak için Varto'nun dağlarına doğru yola çıktım ve unutamayacağım anılar ile geri döndüm.
Birbirine bu kadar yakın iki göl, ancak özellikleri birbirinden farklı. Renkleri farklı, derinlikleri farklı ancak bir şekilde birlikte..
Hamurpet göllerine giden zorlu yolda rotamı : Muş - Varto yolundan devam ederek, Varto'ya gelmeden yaklaşık 10 km önce Tepe Köyü ayrımından girerek sırasıyla ; Bağiçi - Kayalıdere - Kayalıkale - Yeşilpınar - Karaköy - Karapınar köylerinden geçecek şekilde belirledim. Özellikle, Küçük Hamurpet Gölü yakınındaki son köy Karapınar'dan sonra daha bozuk olan yol normal binek araçlarının çıkışına pek uygun değil. Küçük Hamurpet Gölü görünür olduğunda bu gölün küçük olmadığını anladım. Manzara olağanüstü.. Derin gölün kobalt mavisi rengi tarifsiz..
Bu yazımda bir ilki gerçekleştim. Görüntüler ana tanıklık ediyor ama çektiğim video görüntüleri bu anları daha unutulmaz yaptı. Bu yürüyüşümde sevdiğim müzikleri dinleyerek anlara tanıklık ettim. Neleri gördüm, neleri dinledim ?. 10 video yazıya güzellik kattı. Videolara çift tıkla ulaşabilirsiniz. Bunlardan ilki, Küçük Hamurpet'i ilk gördüğüm ana ait.. Jerry Goldsmith'in '' Main Them'i '' eşliğinde iyi seyirler.


Araçtan indim, hazırlıklarımı tamamladım ve gölün kuzey yönündeki sazlık alandan yürüyüşüme başlamak için derin çanağa doğru inişe geçtim. Bu yürüyüşte rotam sarı hat ile işaretlediğim ve belirttiğim yönde oldu.. 
Küçük Hamurpet Gölü çevresindeki yürüyüşüm tam 5.5 saat sürdü. Böylesine bir doğa harikasını bulduğum için sık sık molalar verdim. Her molada sevdiğim müzikleri dinledim. Önüme, arkama, her yöne baktım. Bitmesini hiç istemediğim bu yürüyüşten müthiş keyif aldım.
Gölün kuzeyinde sazlık bölüm ardında kalan geniş düzlük kamp yapmak için çok uygun.

Güneşin göl üzerinde oluşturduğu ışık yansımaları yürüyüşüme eşlik etti. Zaten olağanüstü olan ortam adeta başka boyuta taşındı.

Hamurpet Gölleri, Meşhur Muş Ovası'nın en güzel doğa harikalarından biri.
Hamurpet Gölleri; Varto ilçesi'nin kuzeybatısında Hamurpet Dağları ve Hanşeref Dağları üzerinde bulunan iki krater gölü.

Küçük Hamurpet Gölü, dairesel bir yapıda. Su çok temiz ve berrak, gölün hemen kıyısından yürürken güneş ışığının sızdığı kadar derinleri görebiliyorum. Suyun neredeyse 15-20 metre derinliği net olarak görülüyor.
Küçük Hamurpet Gölü, Büyük Hamurpet Gölü'nden biraz daha yüksekte ve rakımı 2216 metre. 1.55 km2 yüzölçümüne ve 47 metre maksimum derinliğe sahip. Bu derinliği nedeniyle suyunun rengi kobalt mavisi..

Sık sık göl kenarında verdiğim molalardan biri daha.. Bu derin ve saf maviliğin bana her defasında verdiği mesaj: '' Hemen suya atla ve yüzebildiğin kadar yüz, dalabildiğin kadar derine dal '' oluyor..
Göllerin bulunduğu alan volkanik özellikler taşıyor. Fazla olan su yakından geçen İskender Çayı'na boşalıyor.
Su o kadar temiz ve etrafta bir o kadar ıssız ve sessiz ki küçük dalga sesleri yankılanıyor.



Hamurpet Gölleri bölgesi, çadır kampı kurmak ve dağ yürüyüşü için ideal.

Küçük Hamurpet Gölü'nün doğu yakasının ortalarına geldim. Burada sık ağaçlıklı alandaki ağaçların yapraklarının güz renkleri çok güzel.


Çevre dağlardan gelen küçük dereler ve kar suları ile beslenen Hamurpet Gölleri' ne bu dağlardan gelen mineraller de taşınıyor.



Göller içerisinde yaşam barındırıyor. Aynalı Sazan, Caner balığı, Kaya balığı ve yöresel isimle adlandırılan ve bolca bulunan Çepiç balığı yer alıyor.


Küçük Hamurpet Gölü'nün Büyük Hamurpet Gölü'ne en yakın olduğu ve güneydoğuya doğru bir koy şeklini aldığı alana geldim. Burası da kamp için harika bir alan..
Sarp kayalıkların bulunduğu bu bölümde gölün kıyısında yürümek çok mümkün olmadığından dik tepeye tırmandım. Tırmanış sırasında Büyük Hamurpet Gölü'nü göreceğim için de sabırsızlanıyorum..
Ve o an... Büyük Hamurpet göründü. Turkuaz suları ile olağanüstü görünüyor. Başımı hafif sağa çevirdiğimde turkuaz renkli suları ile Büyük Hamurpet, sola çevirdiğimde kobalt mavisi renkleriyle Küçük Hamurpet. Doyumsuz güzellikler..
Büyük Hamurpet Gölü'nün her tarafı dik kayalarla çevrili. Kaynak ve kar suları ile besleniyor. Kış aylarında donuyor. Su seviyesi tüm yıl boyunca pek değişmiyor. Küçük Hamurpet Gölü, Büyük Hamurpet Gölü'nün 300 metre kadar güneyinde bulunuyor. Küçük Hamurpet gölü Büyük Hamurpet Gölü'ne göre 50 metre kot ile daha yukarıda. Küçük Hamurpet'in dipten Büyük Hamurpet'e akıntısı var.
Büyük Hamurpet Gölü, 2153 metre rakımda bulunuyor. 11.15 km2 yüzölçümüne ve maksimum 21 metre derinliğe sahip. Göl etrafında bazı yerlerde meşe ve ardıç ağaçları göle kadar iniyor. Hamurpet Gölleri, birçok kuş türüne ev sahipliği yapan güçlü bir habitatı doğa ile buluşturan gizli bir cennet.


Efsane bu ya; vakti zamanında köyde yaşayan bir kadın, iki buğday başağı ile iki çocuğa hamile kalır. Köylü tarafından iftiraya uğrayarak köyden uzaklaştırılır. İki çocuğuyla sefalet içinde yaşayan bu kadın köy ahalisi için, '' yerle bir olasınız, su altında kalasınız ''  şeklinde beddua eder. Günün birinde bir ejderha belirerek kadını ve çocukları koruyarak, köyü yerle yeksan eder ve ejderhanın çıktığı yerden gelen suyla dolan köy, tamamen sular altında kalır... Bazı dönemlerde gölde oluşan kasırga ve rüzgarlı havalarda dev bir yılanın belirdiği köylüler tarafından iddia ediliyor.
Uydu görüntüsünde bağdaş kurmuş ya da secde etmiş halde bir kadın figürü gibi göründüğü iddia edilen gölün bu kısmında ise, kadın şekline benzetilen görüntüye yaklaşan, suya doğru hareket eden bir yılan görüntüsü olduğu zihinlerde canlandırılıyor ve iddia ediliyor.
Aynı zamanda Aleviler için kutsal olan '' Hızır'ın Kır Atı ''  nın görüldüğü yer olarak adlandırılan göl civarında, Hızır aylarında Hızır (as.)'ın kır atının görüldüğü belirtiliyor ve iddia ediliyor. Civar köylerde bir küskünlük ya da kırgınlık olduğu zamanlarda göldeki suların çekildiği de iddialar arasında. Hititlerden kalan Fırtına Tanrısı Tapınağındaki; kutsal anne, hamri suyu, iki yılan, hamur ve iki çocuk anlamındaki '' Hamri Bitu '' yazılımından Hamurpet ismine dönüştüğü şeklinde ifadeler var.
Urartu dönemine ait Kayalidere, İskender ve Köm Kaleleri ile Karaköy Mağaraları'nın kattığı tarihsel zenginliğin yanında, içme suyu kaynakları ve bir çok canlı türünü barındıran Büyük ve Küçük Hamurpet Gölleri, yüksek dağların arasında doğal yapısı ile kendine hayran bırakıyor. Kışın tamamen donan göl üzerinde 30-50 cm aralığında, bir buz tabakası oluşuyor. Üzerinde yürünebilir hale gelen bu tabakayı kesen Muş'lu balıkçılar, balık avcılığı ile geçimlerini sağlıyorlar. Gölde ayrıca bol miktarda kerevit bulunuyor. Yabani kaz, ördek, turna ve kunduz da var.
Her iki gölü gören ve efsanelere konu olan muhteşem manzarası ve tabiatı ile hayran kaldığım bu yerde çok iyi zaman geçirdim. Hikayesi olan bir yerde olmakta müthiş.. Sola dönüp Küçük Hamurpet Gölü'ne doğru yürümeye başladım.


Son bir kez iki göle bu küçük tepenin zirvesine çıkarak yine sevdiğim müziklerle baktım..
Küçük Hamurpet Gölü'nün güneyindeki düzlüğe inişe başladım.

 

2020 yılında Hamurpetler; '' Doğal Sit - Nitelikli Doğal Koruma Alanı '' olarak tescil edilmiş. Gölün doğu yakasında yürürken turna kuşlarına rastladım sık sık. Ancak yürürken tok kanat seslerinin geldiği yere doğru bakınca bu güne kadar gördüğüm en büyük baykuşun havalandığını gördüm. Güney kıyısına indiğimde ise sevimli bir canlı ile karşılaştım.

Bu defa Küçük Hamurpet'in güneyinden bu güzelliklere tanık oluyorum.

Eski adı Gım Gım Bölgesi olarak bilinen Varto, 19 Ağustos1966' da 6.9 Ms büyüklüğünde bir depremi yaşamış. 2394 kişi yaşamını kaybetmiş. Bu deprem Varto'daki tüm yapıları mahvetmiş. Bu coğrafyada yürürken Volkan bölgelerinin tam ortasındayım. Hemen yanında yürüdüğüm Küçük Hamurpet Gölü' de bir krater gölü. Jeolojik hareketliliği çok fazla olan bir bölgedeyim. Bu arada video da uzaklardaki duman dikkatinizi çekecektir. Orada bir sürü var ve tabiki yoluma çıkacak Çoban Köpekleri. Artık bir yerde onlar benim karşıma çıkacaklar... Tabiki yeri ve zamanı onlar belirleyecektir...

Bir yarım saat geçmeden havlamaları duydum, ardından kısa süre sonra dört Çoban Köpeği koşarak geldiler. Dost tanımlamasını her zamanki gibi yaptılar ve beraber yürümeye başladık..


Sonra bir ses '' Abe hoş geldin, gel çay içelim.. '' . Dumanın tüttüğü yerde 16-17 yaşlarında iki genç Çoban.. Biraz aşağı onların olduğu yere indim.

Orada yapılan çay, tandır ekmeği ve yanlarında getirdikleri otlu peynir ikramı. Çok iyi geldi.. Ne yaptığımı sordular, göl çevresinde yürüdüğümü söyledim şaşırdılar. Buraya en yakın köy olan Karapınar Köyü'nde yaşıyorlarmış. Konuştuk, gölün derinliğinden, suyunun temizliğinden, havasının güzelliğinden, köy yaşamlarından ve bir çok şeyden. Her zamanki misafirperverlik, paylaşımdan dolayı mutlulukları görülmeye değer.. Onlara '' Umarım, buralara yol yapılmaz ve gelecek 100 yılda da burası hep aynı kalır, çok şanslısınız buralarda yaşıyorsunuz '' dedim. Onlar, her gün belki de aynı şeyleri yaptıkları hayatlarından mutlular, her hallerinden belli oluyor. Modern dünyadan uzakta kendi zamanlarını yaşıyorlar.
Vedalaştık, çobanlar ve köpekler kendi yollarına ben kendi yoluma devam ettim.


Güney yakası etabını da tamamlamak üzereyim. Şimdi Batı bölgesine doğru yürüyüşe geçtim.
Yarım saat kadar yürüdükten sonra kuzey doğuya doğru bakarken çok uzaklardan Nemrut Dağı'nın karlı zirvesini gördüm.

Video görüntüleri ile o anı kaydettim. Zirvelerden Varto topraklarını doyasıya seyrettim.
Varto topraklarında; samimiyet, hoşgörü, misafirperverlik, olağanüstü bir doğa ve güzel insanlar gördüm.
Gölün batı tarafında yürürken karşı kıyıları ve birkaç saat önce geçtiğim yerleri izliyorum. Buradan Büyük Hamurpet Gölü'nün küçük bir kısmı görünüyor.
Batı yakasından bakışı, video görüntülerinden izleyebilirsiniz..
Varto isminin, Urartular döneminden geldiği düşünülüyor. Part dilinde '' Vart ''  kelimesinin anlamı '' gül '' demek...
Geriye dönüp yürüdüğüm yollara bakıyorum. Dağların tepesindeki bu büyük coğrafya da gördüklerim; iki genç çoban, köpekler, koyun ve keçi sürüsü, turnalar, baykuş, bir de ben... Vakit geçmemiş olsa neredeyse tekrar geriye dönüp aynı yerlerden geçeceğim... 

5.5 saat sonra başladığım yere döndüm. Her ne kadar son anlarda yavaştan alsam da bitti.. Burada gözüm arkada kaldı. Nedeni; böylesine zor ve uzak bir coğrafyanın ulaşması zor bir bölgesine bir daha gelebilir miyim diye düşündüm sık sık. Uygun mevsim, uygun gün, her şeyin uygun olduğu bir günde Hamurpetler ; önce turkuaz ve kobalt mavisi renklerini, efsanelerini, sessizliklerini, ıssızlıklarını benimle paylaştılar. Çok etkilenmenin ötesine geçen anlar yaşadım...
Karapınar Köyü yakınlarındaki aracıma doğru yürürken Küçük Hamurpet'in lacivert renkleri arkamda gittikçe gözden kayboldu, sarp volkanik araziden aşağıya doğru devam ettim.
Karapınar Köyü'nde kış hazırlıkları çoktan yapılmış görünüyor. Otlar biçilmiş, kış günleri için hazırlanmış. Bu bölge yoğun kar yağışı alıyor. Yükseklerde olan bu köylerin yolları uzun süre kapalı kalabiliyor. Yazın bile ulaşmanın zor olduğu bu bölge kışın ne halde olur tahmin edebiliyorum... 
Hamurpet Gölleri konum olarak, Muş'un Varto ilçesinde, Hınıs İlçe sınırının hemen bitişiğinde yer alıyor.
Muş İlinin kuzeyinde konumlanmış olan Varto, bir çok medeniyete ev sahipliği yapmış ve tarihi dokusu ile çok etkileyici bir İlçe. Roma ve Bizans İmparatorluğu gibi büyük İmparatorlukların yanı sıra; Persler, Partlar ve Medler de ev sahipliği yaptığı medeniyetlerden bazıları.
Sırasıyla; Karapınar - Karaköy - Yeşilpınar - Kayalıkale - Kayalıdere - Bağiçi ve Tepe köylerinden tekrar geçerek Varto-Muş Karayoluna indim. Bu köylerde; tarihi mezarlıklara, insan manzaralarına, farklı doğal yapılara, doğal güzelliklere tanık oldum.




Ova benzeri bir düzlük üzerine kurulan Varto, Bingöl Dağları'nın eteklerinde kurulmuş.


Eski adıyla Gım Gım Bölgesi, yani Varto, 1923 yılında Cumhuriyet'in ilanı ile birlikte bugünkü adına yani Varto'ya sahip olmuş.
Köylere neden Kayalıkale ve Kayalıdere isimlerinin verildiği belli oluyor...
Sonbaharda derelerin suyu azalmış görüntüsü ile bile güzel olan bu coğrafya İlkbahar'da nasıl olur ?

Kısa sürede kimlik değiştiren olağanüstü yerlerden geçiyorum.



Görüntüler öyle güzel ki sık sık duruyorum.



Harika Hamurpet Gölleri'ni görenlerin bir daha unutamayacağına inanıyorum... Geçmişten günümüze medeniyetlerin beşiği olan Doğu Anadolu, karlı zirvelerindeki yaylaları, termal kaynakları ve toprağından fışkıran tarihiyle tatilcilerin, mutlaka keşfetmeleri gereken bir coğrafya.



1 yorum :