Sayfalar

14 Ocak 2022 Cuma

 MOR GABRİEL / DEYRULUMUR 'DA OLMAK       (MİDYAT / MARDİN)


'' Bizim topraklarda önce kadınlar uyanır. Sonra güneş doğar. Çünkü güneşi kadınlar doğurur '' düşüncesine sahip Süryanilerin bulunduğu topraklardayım.. '' Rahiplerin Meskeni '' anlamına gelen ve Süryanice'de Türkçe ifadesiyle ''Deyrulumur '' adıyla da bilinen '' Mor Gabriel '' Manastırı'nda yarım gün geçirdik. Süryani Kilisesi tarafından '' İkinci Kudüs '' olarak ilan edilen manastır, Süryanilerin yüzyıllardır yaşadıkları bölgede 1600 yıllık bir tarihe sahip. Dinlerin, dillerin, sanatın kenti Midyat gezisinden sonra 25 km Doğu'ya giderek, başka coğrafyalara ulaştık. 
Midyat' tan yola çıktıktan sonra Mezopotamya doğası ile İdil yolundan devam ederek Güngören Köyü'ne geldik. 
Manastır bireysel olarak gezilemiyor. İçeriye giriş yaptıktan sonra manastırın deneyimli rehberi ''Emmanuel'' bizleri karşıladı. Yaklaşık 45 dk süren bir tur ile manastırın ziyaret edilebilen bölgeleri geziliyor. Bu gezide Manastırın tarihi ile ilgili pek çok ilginç detayı öğrendik. Dış giriş kapısından itibaren uzun bir yol ile manastıra doğru ilerliyoruz.
'' Mor '' kelimesi Süryanice '' Aziz '' anlamına geliyor. Manastır aktif halde kullanılıyor. 60' a yakın öğrenci, rahip ve rahibelerin görev yaptığı manastırı gezerken onların yaşam alanlarına saygı göstermek gerekiyor.

Manastır, meşe ağaçları ile kaplı yüksek bir tepede kurulmuş.

615 ve 1049 yıllarında Metropolitlik Merkezi olan manastırda, Kral Arcadius (395-408) zamanında Mor Şemun tarafından barınma ve dua yerleri yapılmış. Kral Theodosius (408-450) çağında lahitlerin konacağı Abide Evi, Meryem Ana Kilisesi, Resuller Kilisesi, Kırkşehit Kilisesi, Mor Şmuel Mabedi, kral kızı Theodora'nın Mor Şmuel tarafından iyileştirilmesi nedeniyle Theodora Kubbesi, Mor Şlemun Mabedi yapılmış. 
Ülkemizin değerlerinden olan Mor Gabriel Manastırı; Yunanistan Athos Dağı'nda kurulu herhangi bir manastırdan en az 400 yıl daha eski. Filistin'deki Mor Saba Manastırı' ndan yaklaşık 80 yıl, Mısır Simai bölgesindeki Mort Katherina Manastırı' ndan bir buçuk asır önce yapılmış..
Manastırın ana kapısının önüne geldik. Rehberimiz gruba ilk bilgileri vermeye devam ediyor. Kapının ardında göreceklerimiz daha ilginç hale geliyor.
Binaların bakımlı, yerlerin çok temiz olması çok dikkatimi çekiyor. Giriş kapısından içeriye girdik. Manastırın sadece dört bölümü ziyarete açık. İlk olarak tavandaki mozaik taşlarıyla ünlü Büyük Kilise ziyaret ediliyor. Burada haftalık ibadetler gerçekleştiriliyor. İkinci durak olan Meryem Ana Kilisesi'nde ise günlük ibadetler yapılıyor. Manastırda en çok dikkat çeken bölüm '' Azizler Evi ''. Azizler Evi'nde manastırın faaliyete başladığı günden bu yana hayatını kaybeden on iki bin rahibin mezarı bulunuyor. Manastıra adını veren Mor Gabriel'in mezarı da burada. 
Manastır mimari olarak; Bizans dönemi mozaikleri, kubbeleri ve kapıları Midyat kesme taşlarından yapılmış haliyle çok etkileyici. Manastırın bölümlerine ayrı anıtsal kapılardan geçiyoruz.
Sadece bir odasının tamamen altın kaplama olduğu söylenen manastır ayrıca duvarlarında mevcut olan kabartma yazıları ile oldukça etkileyici.

Dünyanın ayakta kalan en eski Süryani Ortodoks Manastırı olan Mor Gabriel, kurulduğu ilk yıllarda ibadet yeri olmasının yanında barınma yeri olarakta kullanılıyormuş.
Muazzam bir taş işçiliği ile inşa edilmiş olan bu manastır, Hz. İsa' nın konuştuğu dil olan Aramice dilinin, M.Ö. 11. yüzyıldan bu yana konuşulan, bir çok lehçesinden biri olan ve 22 harften oluşan ''Süryanice'' dili ile ibadet edilmesi için hizmet veren, kilisenin ilim merkezlerinden olmuş.
Bizans İmparatoru I. Anstasius'un yaptığı bağışlar ile 397 yılında, ''Mor Şmuel'' ve ''Mor Şemun'' tarafından kurulup daha sonra ise Roma İmparatorlarının bağışları ile yüzyıllar içinde günümüzdeki durumuna gelmiş.
Türkiye'de 25000 civarında Süryani var, bunların 15000 kadarı özellikle İstanbul'da olmak üzere büyük şehirlerde, 2300' ü Mardin ve Midyat' ta yaşıyor. Dünyada ise tam sayılarından emin olmamakla birlikte, 4 milyon civarında Ortodoks Süryani olduğu tahmin ediliyor.
Süryaniler; doğup büyüyüp yaşadıkları topraklara çok bağlılar, inançlarına sadık ve oldukça dindarlar.
Mor Gabriel 594-688 yılları arasında yaşamış, manastırın altın çağını yaşatmış. Üç ölüyü diriltmiş. Süryaniler arasında büyük saygınlık duyulan bir aziz.

Süryani Kiliseleri Batıdaki kiliselere göre, çok daha sade. Katolik kiliselerindeki gibi Fresklere, heykellere yer verilmiyor. Aynı şekilde tablolarda pek yok. Bez üzerine çizimler var, bunlar Süryanilere özgü denilebilir. 

Mor Gabriel Manastırı'ndaki işler ve eğitim (yurtların kullanılması ve dil eğitimi) tamamen gönüllülük ve bağışlara dayanıyor. Manastır günümüzde özellikle de yurtdışındaki Süryaniler'in bağışlarıyla ayakta duruyormuş.

Metropolit, dini-ruhani lider. Rahipler tarafından oylanarak seçiliyor ve Patriğe bildiriliyor. Patrik onaylıyor. Metropolit, Şam'daki Patriğe bağlı. Rahipler, Metropolit'in altında çalışıyor.

Ortodoks Süryani ayinleri oldukça fazla. Günde 7 kez ibadet yapılıyor. Sabah, öğle ve akşam olanlar kilisede, diğer 4'ü ise kişisel yapılan ibadetler. Dua ederken ''secde'' kavramı Süryaniler'de de var.

Genelde ise ibadetlerde koro ve ilahi ön planda. Ayinler; çarşamba, cuma ve pazar olmak üzere haftada üç defa.

Bunların dışında çok sayıda oruç tutulan zaman dilimleri var. Çarşamba ve Cuma günleri hayvansal gıda tüketmiyorlar. Paskalya öncesi 50 günlük en uzun oruç tutuluyor. Bu sürede yine hayvansal hiçbir besin tüketilmiyor. Öğleden gece 12'ye kadar, yarım gün yemek yenilmiyor.

Ayrıca havarilerin; İsa'nı doğuşu öncesi, Meryem Ana için gibi çok sayıda farklı oruçlar var.

Çok sayıda farklı gelenekleri var. Ölülerin gömülmesinden, '' kırmızı ip '' geleneğine kadar çeşit çeşit.. Daha başka; Kız ve erkek çocukları vaftiz edilirken aynı su da yıkanmıyor. Evliliklerinde kilise töreni çok önemli ve nikahları çok sade.

Bu defa Meryem Ana Kilisesi'ne geçiyoruz.

Şarap, sofra kültürlerinin bir parçası ve hala 'Shiluh Süryani Şarabı' üretimine devam ediyorlar. Süryani geleneklerinde ise et oldukça fazla kullanılıyor.
Azizler Evi'ne doğru gezimiz devam ediyor.


Yapı içinde var olan anıt mezarlar, daha önce yaşamış olan azizlerin duvar nişine oturur pozisyonda ve doğuya doğru bakacak şekilde gömülmüş olarak yapılmış.

Mezar odalarına geldik. On iki bin rahibin gömülü oldukları bölüm burası.

Mezar odasının zemininde görülen delik altında kutsal olduğuna inanılan toprak var.

Kilisenin tavan mozaiklerinde yer alan, 'altın kaplama ve üzüm asması motifleri' ayrı bir anlama sahip. Şarap ve ekmek ''İsa'nın kanı ve etini'' simgelemesi nedeniyle bölgede geniş üzüm bağları bulunuyor.

Mor Gabriel Manastırı büyük bir alan üzerine kurulmuş. Manastırın bölümleri; Dua Evi, Büyük Kilise, Thedora Kubbesi, İnziva Kulesi, Mor Gabriel İnziva Odası, Azizler Evi, Kırk Şehitler Mabedi, Meryemana Kilisesi, Mor Gabriel Mezarı, Elçiler Evi, Büyük Kilise Çan Kuleleri, Büyük Kilise mozaikleri ve Manastır avlusu.
Gezinin sonunda Manastırın büyük avlusundayız. Burada fotoğraf çekimi için serbest zaman izni veriliyor.

Manastırda yaşamını sürdüren 30 civarında çocuk, bir yandan Midyat'taki devlet okullarına devam ediyor, diğer yandan da dini eğitim alıyor.

Manastırın bu bölümlerinin etrafında misafirhane, yatakhane, mutfak gibi birimler yer alıyor. Manastırda temizlik, çamaşır, yemek gibi hizmetleri rahibeler yapıyor.


Süryani Kiliselerinde kullanılan müzik, genellikle sese dayalı ve yaklaşık olarak 700 adet ilahi mevcut. Yabancılar bu ilahileri ''İlahi Hazineleri'' olarak adlandırıyor. Süryani Kilisesindeki ilahilerin müziklerinde 8 değişik makam kullanılıyor.

Süryaniler, bu toprakların yerleşik en eski halklarından.


Geçmişi Mezopotamya'nın beş bin yıl öncesine kadar giden Süryaniler medeniyete ve insanlığa çok önemli katkılar sunmuş bir halk.


Hammurabi'nin Kanunları, İsa'dan önceki Latin Felsefesini yaptıkları çevirilerle Arap dünyasına tanıtmaları, Anadolu'da kurulan ilk Üniversiteler, köklü dilleri, Dünyanın yedi harikasından biri olan ''Babil'in Asma Bahçeleri'' insanlığa sundukları katkılardan bazıları..


İsa Mesih'in yolunda Hristiyanlığı kabul eden ilk kavimler..
Telkari işlemeleri (gümüşçülük) ve batik sanatı Süryaniler de çok yaygın.
Şam Börek (Lahmacunun kapalı hali gibi), Lebeniye öne çıkan yemekleri. Kızartılan ya da haşlanmış içli köfte ve dolmaları da çok özel ve lezzetli.
Manastırın çevresindeki geniş arazilerde kapsamlı tarım yapılıyor. Fıstık, zeytin ve incir koruları gördüm. Hepsi bakımlı ve özenle işleniyor görülüyor. Ayrıca çevrelerini meşe ve çam fidanları ile ağaçlandırmışlar. 


Yıllardır duyduğu ancak tanımadığım bir halk ve uygarlıkları ile ilgili detaylı bilgiler almak ve mimari ve tarihi özellikleriyle Süryaniler için en büyük ve önemli Manastırı gezmek eşsiz bir deneyim oldu.
Bu sıcak Mezopotamya gününde yolumuza; İdil-Cizre-Şırnak-Eruh-Siirt yolundan devam ettik.



Hiç yorum yok :

Yorum Gönder