Sayfalar

23 Eylül 2016 Cuma

MEŞHUR KÖFTECİ MUSTAFA USTA  (ADAPAZARI)
İç Batı Karadeniz'e doğru gidiyorsanız ve yolunuz üzerinde Adapazarı varsa Islama köfte ziyafetine hazır olun.
Adapazarı denilince Islama Köfte ilk akla gelenlerden.
Adapazarı'nda bu lezzeti çok güzel yapan yerler var.Islama köfte deyince Sakarya Caddesi'ndeki ''Meşhur Köfteci Mustafa Usta'nın'' mekanı ilk akla gelenlerden.Islama köfte burada 1912 yılından bu yana yapılıyor.
Dükkan tarihi,aydınlık ve temiz.
Girişin hemen solunda bulunan ızgaradan köftelerin ve ekmeklerin hazırlanışını seyretmek ilginç.
Islama Köfteyi icad eden Mustafa Usta Yugoslav göçmeni imiş.
Islama Köfte'nin ekmeği;dana eti suyu,kemik suyu ve toz biberden oluşulan karışıma batırılıyor.Ekmeğin bayat olması gerekiyor.Islanan ekmekler ızgaraya dizilip her iki tarafı da kızartılıyor.
Islama köfteye o meşhur ününü kazandıran lezzetinin ilk bileşeni ortaya çıkıyor.Öyle bir ekmek lezzeti ortaya çıkıyor ki köftenin lezzeti ile yarışıyor,birazda geçiyor gibi..
Ekmeği fazla yerseniz doyabilirsiniz ve köfteye yer kalmayabilir..
Izgarada hazırlanan köfteler ekmeklerin üzerine konularak servis yapılıyor.
Leziz ayranları ve farklı tadıyla şıraları(şarap tadına yakın..) çok leziz..

20 Eylül 2016 Salı

ANADOLU'NUN YÜCE DAĞI ILGAZ'DA OLMAK  (KASTAMONU)
2004 yılı Haziran'ında İzmir'den değerli Nuri Ağabeyim: ''Kastamonu'da Ilgaz Dağı'nda Ilgaz Mountain Resort'ta devre mülkümüz var.Biz bu yıl gidemiyoruz..Siz gider misiniz ? '' diye sordu.İşte o an, Ilgaz diyarına vazgeçemeyeceğimiz yolculuklarımızın başlangıcı oldu.
Haritayı açtık,Kastamonu'yu bulduk,hemen rotayı belirledik.
İlk defa geldiğimiz 2004 yılı Haziran'ında İzmir-Afyon-Ankara-Çankırı üzerinden Ilgaz'a gelmeyi planladık.Yola çıktık,Çankırı'dan sonra hava karardığından Ilgaz Dağları'na tırmanan karayolunun etrafındaki muhteşem ormanı tam görmek ve vazgeçilmez ormanımız olması için günün doğmasını beklememiz gerektiğini bilmeden Ilgaz Dağı geçidine yakın ''Derbent Motel'de'' molamızı verdik.Araçtan dışarı çıktığımızda neredeyse kışa geldiğimizi farkettik.1850 metrenin şartları gereği soğuk bir hava ve aromatik !!! atmosferi içimize çekerek çok güzel taş binanın içinde şöminenin hemen karşısındaki masada Derbent'e özgü lezzetlerle yemek yedik.Sonra...bundan sonra hiç unutamayacağımız bir süprize tanık olduk..(Derbent'i ve süprizi yazının devamında Derbent bölümünde yazacağım..)
Sonra.. Ilgaz Mountain Resort'a (IMR) geçtik.
2004 yılından sonra hayranlığın çok ötesinde müdavimi olduğumuz bu uzak diyara daha sonra 2009,2014 yıllarında (hep Ilgaz özlemi duysakta beş yılda bir gelmişiz..) ve en son 2016 yılının Ramazan ve Kurban bayramlarını Ilgaz'da geçirdik.
Bloğumda en çok yazmak istediğim yazılardandı Ilgaz.Ancak bizim için özel olan Ilgaz'ın yazısı da özel olmalıydı.Hazırlık aşamasından sonra şimdi yazabiliyorum.Yeni görüntüleri ve Ilgaz'ın değişik mevsimlerdeki hallerini sizlerle paylaşmak için epey bir hazırlık yaptım.
Aramotik atmosferi,oksijen bolluğunu paylaşamayacağım belki ama paylaşacağım görüntüler de sizlere bu konuda fikir verecektir..
Ilgaz Dağı'na İzmir çıkışlı Ankara-Çankırı üzerinden gelebileceğiniz gibi,bizim daha sonraki gelişlerimizde kullandığımız : İzmir-Balıkesir-Bursa-Yenişehir-İznik-Adapazarı(buradan İstanbul-Ankara otoyoluna girerek)-Düzce-Bolu-Gerede (Gerede'den otoyoldan çıkarak)-Karabük-Araç-Kastamonu üzerinden de Ilgaz Dağı'na ulaşabilirsiniz.
Uzun bir etap oldu..Arada bir çok yeri de yazmadım.Gerçekten uzun..Tam 950 km.Küçük molalarla 11-12 saat kadar sürüyor.
Gelirken bizim için tam bir keyif yolu oluyor ancak dönüşte uzunluğunu farkediyoruz...
Kastamonu'dan Ilgaz yönüne giderken yaklaşık 40.km de yolun sağ tarafında Milli Park girişinden ya da Ankara yönünden geliyor iseniz; Çankırı ve Ilgaz İlçesi'nide geçtikten sonra Kastamonu yönünde Ilgaz Dağlarında 30 km gibi tırmanıştan sonra Ilgaz Dağı Geçidine geliyorsunuz.Buradan 2-3 km gibi Kastamonu yönüne inişte yolun karşı tarafında Milli Park girişini göreceksiniz..
Göreceğiniz Milli Park girişinde 12 TL ile (2016 yılı) Milli Park giriş kartını alıyorsunuz.(Bu kartı aracınızda bulundurur iseniz burada bulunduğunuz sürede aynı kart ile giriş-çıkış yapabilirsiniz.)
Milli Park'ın bu kapısından girdiğinizde IMR'ye giden yola ve kayak merkezi ile oteller bölgesine giden yola adım attınız demektir.
İki yıl önce Ankara merkezli Ferko İnşaat firması tesisi aldı.Zaten güzel olan tesiste doğallığı bozmadan güzel ilaveler yaptı.Özgün bir otel binası yaptılar.Böylelikle kış turizmi için ideal şartlar sağlandı bence.Kurban bayramı tatilinde tatilimizin ilk günü oteli tercih ettik.Kaliteli ve Ilgaz'ın sıcaklığını tam anlamıyla yansıtan bir otel olduğunu gördük.Sonraki günlerimizi yine vazgeçemediğimiz Kastamonu mimarisine uygun yapılmış Konaklar da geçirdik.

6 Eylül 2016 Salı

FASULİ  (CERRAHPAŞA/TOPHANE - İSTANBUL)
İstanbul'da Karadeniz lezzetlerini yörelerinden gelen ürünlerle hazırlayan ve sunan Fasuli Lokantaları 2001 yılında çıktıkları yolda 5 ayrı yerde hizmet veriyorlar.Aslen Rize'liler.
Başyapıt kuru fasulye.
İspir ya da Samsun'dan gelen şeker fasulye kullanılıyor.Fasulyenin kabuğu ince.Fasulye bakır tencerelerde 3 saat süre ile ağır ağır piştikten sonra fırınlanıyor.Bu yüzden sulu değil ''Helmeli'' kuru fasulye ortaya çıkıyor.Sosunda soğan ve sarımsak lezzeti var ama ağıza gelmiyor.
Sos kendi sırları.
Kuru fasulye yanında gelen soğanı Pamukova'dan getiriyorlar.

Karalahana dolması da çok leziz.Kıyması bol ve satırla çekilmiş.Lahana Rize'den geliyormuş.

5 Eylül 2016 Pazartesi

BURGAZADA'DA SAİT FAİK'İN İZİNDE  (BURGAZADA/İSTANBUL)
'' Söz vermiştim kendi kendime: Yazı bile yazmayacaktım.Yazı yazmak da bir hırstan başka neydi? Burada namuslu insanlar arasında sakin,ölümü bekleyecektim.Hırs,hiddet neme gerekti? Yapamadım.
Koştum tütüncüye,kalem kağıt aldım.Oturdum.
Ada'nın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım.Kalemi yonttum.Yonttuktan sonra tuttum öptüm.Yazmasam deli olacaktım ''
Yazma tutkusunu böyle farklı ifade edebilen bir yazarın,Sait Faik'in sözleri..
   Lise yıllarımda benim için çok değerli olan sevgili Edebiyat Öğretmenim tarafından edebiyatla yoğrulurken tanıdım Sait Faik'i.
Onu anlamak için uzun zaman geçirdikten sonra girebilirsiniz hikayelerinin içine..
Benim için çok özel bir yazardır...
Burgazada'nın Sait Faik Abasıyanık'ın adası olduğunu çoğumuz bilmeyiz.Ünlü yazarın ruhu adanın her köşesine sinmiş gibi..
 Sait Faik Abasıyanık Sokağı ve Sait Faik Abasıyanık Müzesi,yolunuzu doğrudan kesiştirecek iki nokta.Müze evini dolaşırken Sait Faik'in neden ''Yazmasam deli olacaktım'' dediğini; bir, ''Hişt! Hişt! '' sesiyle okurlarına şifa veren yazarın neden teselliyi yazmakta bulduğunu daha iyi anlıyorsunuz.
Burgazada'ya Vapur ile Bostancı'dan 30 dk'da, Kabataş'tan 1 saatte, Kadıköy'den 45 dk'da ulaşabiliyorsunuz.
Bu güzel adaya adım adım aşağıdaki görüntülerle yaklaşıyorsunuz..