Sayfalar

5 Eylül 2016 Pazartesi

BURGAZADA'DA SAİT FAİK'İN İZİNDE  (BURGAZADA/İSTANBUL)
'' Söz vermiştim kendi kendime: Yazı bile yazmayacaktım.Yazı yazmak da bir hırstan başka neydi? Burada namuslu insanlar arasında sakin,ölümü bekleyecektim.Hırs,hiddet neme gerekti? Yapamadım.
Koştum tütüncüye,kalem kağıt aldım.Oturdum.
Ada'nın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım.Kalemi yonttum.Yonttuktan sonra tuttum öptüm.Yazmasam deli olacaktım ''
Yazma tutkusunu böyle farklı ifade edebilen bir yazarın,Sait Faik'in sözleri..
   Lise yıllarımda benim için çok değerli olan sevgili Edebiyat Öğretmenim tarafından edebiyatla yoğrulurken tanıdım Sait Faik'i.
Onu anlamak için uzun zaman geçirdikten sonra girebilirsiniz hikayelerinin içine..
Benim için çok özel bir yazardır...
Burgazada'nın Sait Faik Abasıyanık'ın adası olduğunu çoğumuz bilmeyiz.Ünlü yazarın ruhu adanın her köşesine sinmiş gibi..
 Sait Faik Abasıyanık Sokağı ve Sait Faik Abasıyanık Müzesi,yolunuzu doğrudan kesiştirecek iki nokta.Müze evini dolaşırken Sait Faik'in neden ''Yazmasam deli olacaktım'' dediğini; bir, ''Hişt! Hişt! '' sesiyle okurlarına şifa veren yazarın neden teselliyi yazmakta bulduğunu daha iyi anlıyorsunuz.
Burgazada'ya Vapur ile Bostancı'dan 30 dk'da, Kabataş'tan 1 saatte, Kadıköy'den 45 dk'da ulaşabiliyorsunuz.
Bu güzel adaya adım adım aşağıdaki görüntülerle yaklaşıyorsunuz..






Prenslerin ve İmparatorların sürülüp hapsedildikleri ve bu nedenle Bizanslılar'ın ''Prens Adaları'' olarak adlandırdığı adalar aynı zamanda keşişlerin inziva yeriymiş geçmişte.
Bugün nüfusunun çoğu Türk'lerle birlikte burada yaşayan ya da yazlıkları olan İstanbul'un gayrimüslimleri.
Vapurlar sırasıyla; Kınalıada (Proti), Burgaz (Antigone), Heybeli (Khalki) ve Büyükada'ya (Prinkipo) uğruyor.
Burgazada yuvarlak biçimli ve genişliği yaklaşık 2 km.
176 metre yükseklikteki Bayrak Tepe,adanın güney kıyısından yükselen dik bir yamacın üstünde. ''Hristos Manastırı'' bu tepede bulunmakta.
1928'de kurulan Burgaz Adası Senatoryumu, Türkiye'nin en eski senatoryumlarından biri..
Adanın sol yamacındaki Avusturya Lisesi'ne ait binalarda ise Avusturyalı rahip ve rahibeler yaşamakta..
Adanın eski plajına vapurdan inildikten sonra sola dönülüp sahil takip edilerek ulaşılıyor.
Evliya Çelebi'nin ada ile ilgili yazısında bahsettiği ''Kalesi deniz kıyısında yalçın kayalar üzerinde dört köşe küçük bir kaledir.Ada 10 mil genişlikte ve oldukça verimlidir.300 kadar bahçeli tatlı suyu olan kuyulu evleri vardır.Halkı Rum'dur.Mamur kiliseleri vardır.Keçi ve tavşan gayet boldur.Dağlardaki bağların hesabı yoktur.Halk zengin gemicilerdir '' ifadesi ile adanın coğrafi özelliklerinden  de bahsetmektedir.
Vapurdan adaya adım atar atmaz serin ada havası ve deniz kokusunu almaya başlıyorsunuz.
O anda doyumsuz bir huzur diyarına adım attığınızı anlıyorsunuz.
İskeleden meydana doğru ilerlerken sol tarafta yan yana adları duyulmuş balık restoranlarını göreceksiniz.


Meydanın hemen girişinde Sait Faik'in heykeli ile karşılaşacaksınız.Adanın büyük yazara sahip çıkışının güzel bir simgesi olarak sizi karşılıyor gibi.
Adayı bilenlerin tanımıyla ''Sait'in Adası'na'' adım attınız artık. 
İskeleden içerilere doğru biraz ilerlediğinizde karşınıza sadece Adanın değil İstanbul'un en güzel pastanesi çıkıyor.Ergün Pastanesi'nin sokakla buluşan masalarından birine oturup o meşhur çilekli/vişneli milföy pastasının tadına bakmalısınız..
Tek seçeneğiniz milföy pastası olsaydı işiniz kolay olabilirdi.Ancak pastanenin vitrinlerindeki diğer pastaları gördüğünüzde masadan kalkmanız biraz zaman alacak.(Ergün Pastanesi'ni Lezzet Durakları bölümünde detaylı yazdım..)

Adaların tamamında olduğu gibi Burgazada'da çok güzel bir uygulama var.
Resmi araçlar dışında (onlarında sayıları çok az) motorlu taşıta izin verilmiyor.Bu uygulama ile hem gürültü,hem trafik stresi,hemde hava kirliliği oluşmuyor.
Böylelikle rahat keşif yürüyüşlerinin tadını çıkarabiliyorsunuz.
Ulaşım ne ile sağlanıyor? dediğinizi duyar gibiyim..
Bisiklet ile,akülü küçük araçlar ile ve tabiki faytonlar ile.. 
Bisiklet kullanımı adada çok yaygın.Bisikletiniz ile gelebilirsiniz ya da Ada'da kiralayabilirsiniz.Ada coğrafyası bisiklet kullanımına çok uygun.
Ancak, Adada yoğun bir fayton trafiği var.O nedenle bisiklet kullanırsanız dikkatli olun.Sağınızdan solunuzdan faytonlar geçebilir..
Fayton ile Adada büyük tur yapmak ya da gideceğiniz bölgeye faytonla gitmek müthiş bir keyif..
Burgazada; ada kültürünü sonuna kadar yaşatan, kendi halinde, samimi, huzurlu bir ada.
Geldiğinizde adayla kaynaşmakta hiç zorlanmıyorsunuz.
Camisi,manastırı,havrası,cemevi kültürel hoşgörüyü ilk bakışta görünür kılıyor.
Ama adaya ruhunu veren elbette ki Rumlar..
Çoğu çoktan gitse de bu ruh hala yaşıyor..  
Setüstü'nde bulunan Burgazda Camii, konumu itibari ile adanın en şanslı yapılarından.Görünümü ile ada panoramasıyla çok uyumlu.  







Adaya yaptığım gezilerde çok güzel plajları olduğunu görüyorum.
Adanın kuzey bölümünde İstanbul panoraması var iken,güney,batı ve doğu bölümünde zamanın durduğunu hissettiğiniz enfes plajlar var.
Görüntülerde de göreceksiniz; adalılar ve adaya deniz keyfi için gelenler için yollar, plaj havlusunun konulup güneşlenildiği yerler.. 





Çağdaş Türk Edebiyatı'nın önemli yazarlarından hikayeci Sait Faik Abasıyanık,hayatının bir bölümünü Burgazada'da geçirmiş.
Burgaz Adası ve diğer İstanbul adaları, hikayelerinde önemli yer tutmuştur.
İskele meydanının birkaç yüz adım yukarısında yaşamının bir bölümünü geçirdiği ve Müze olan evini mutlaka gezmenizi tavsiye ederim..
Sait Faik faaliyetlerini takdir ettiği Daruşşafaka'ya evini ve tüm eserlerinin yayın haklarını miras olarak bırakmış.
Sait Faik; daha önce Spanudis Köşkü diye bilinen bu köşkte 1939-1954 yılları arasında yaşamış.Fotoğrafları,mektupları,kitapları,koltuğu,masası,yatağı,pijamaları,terlikleri ve sergilenen daha bir çok eşya, bu yalnız adamın dünyasına misafir ediyor bizleri.
Etrafı dolaşırken o çok sevilen hikayelerin çoğunu, dolaşmakta olduğunuz bu mekanda yazan Sait Faik'i daha iyi anlıyorsunuz.
Müzenin birde yemyeşil bahçesi var.Dilerseniz çıkışta buradaki banklarda oturabilir,ziyaretçilerin müze evin Sait Faik'e mektup odasında yazdıkları mektupları okuyabilirsiniz.
Kimbilir belki sizde bu büyük yazara bir mektup yazarsınız..   










Yazdığı eserlerde mekan olarak çok önemli olan çatı katı odası ve bu odanın manzarası çok güzel..

Çatı katı odasının etkileyici manzarasını siz nasıl buldunuz?
Dostlukları da çok etkileyici.Nazım Hikmet yakın arkadaşı...
Sait Faik halkın içinde olmayı sever.Hikayelerinde insanların yaşamlarını farklı bakış açılarıyla ve kendine özgü üslupla anlatır.Aşağıdaki yorum onun yazarlığını çok iyi tanımlıyor:
 '' Sait Faik; yolda,sinema önünde,otobüste,köprü üstünde,vapurda,Gülhane Parkı'nda,bir dükkanda ya da İstanbul'un en kıyıda köşede kalmış bir yerinde rastladığı insanları kollarından tutup öykülerine sokuşturur.
Tabi,bu öyküleri düzmek için yanaştığı her insana hemencecik el atmaz.Onları kavun alıyormuş gibi iyice tartar,koklar ve öykü olabilecek bir yan bulduktan sonra onlara kucak açar.Çünkü ona göre her insanın içinde öykü bulunmaz.Yazara düşen iş,içinde öykü taşıyan insanı kıstırmaktır.Bir kez kıstırdıktan sonra da elini uzatıp onun içinden öyküyü çekip çıkarmaktan başka iş kalmaz ''
Dostluklarını görünce o karede ve o anda, o sohbet ortamında olmak isterdim.
Bakar mısınız: Yaşar Kemal,Orhan Kemal ve daha kimler..  

1953 yılında Sait Faik ikinci Türk olarak, Amerika'daki Uluslararası Mark Twain Derneği'nin onur üyeliği payesini alır.Bu kadarı küçük bir haber olarak gazetelerde çıkmış çıkmasına ama, sanatçılar gazete sütunları için pek çekici konu değildi.
Oysa bundan önceki Mark Twain üyeliği ilk Türk olarak Atatürk'e verilmiş.
Şimdi de ikinci Türk'de Sait Faik oluyordu.Arada yıllar geçti, bugüne kadar başka hiçbir Türk bu onura layık görülmedi.. 

Sait Faik; Özdemir Asaf ve Sabahattin Kömürcüoğlu ile..





Adanın en güzel yapılarından biri Sait Faik Abasıyanık Müzesi'nin hemen aşağısında yer alan Aya Yani Kilisesi.Burgaz'ın pek çok noktasından kilisenin kubbesi görülebiliyor.
Kilise ayinler sırasında açık oluyor.Bir gezimizde ayine tanık olduk..
Ayin sırasındaki ziyaretiniz kilise sakinlerini hoşnut bile bırakacaktır..




Cennet Yolu'nun altında Kalpazankaya'ya giden yol üzerinde önünüze çıkacak ünlü noktalardan biri de Burgazada Öğretmen Evi.Hem konaklamak hem de ada turunda bir mola vermek için burayı tercih edebilirsiniz.Yapı mimarisi ve özellikle manzarası ile olağanüstü.. 




Bir diğer kilise ise Cennet Yolu altındaki Aya Yorgi Manastırı.


Yolun kalan kısmında mis gibi kokular,mutlu kediler ve köpekler,günün keyfini çıkaran insan manzaraları eşliğinde yavaş yavaş Kalpazankaya'ya doğru gidebilirsiniz.Bir ara İstanbul'un belki de en iyi manzaraya sahip mezarlğının kıyısından geçeceksiniz.
Kalpazankaya'ya giden yol Sait Faik'in sıkça gittiği,büyüleyici manzarası ile ona ilham vermiş ormanlara ve etkileyici maviliğe açılıyor.
Bu yolda yürümek ve Kalpazankaya'ya ulaşmak benim için çok özel bir keyif oluyor..

Adanın güneyinde devam eden yol Kalpazankaya'ya geldiğinizde bitiyor.
Buradaki süprizler; Kalpazankaya Plajı ve Kalpazankaya Restoranı..
Gezi planınızda deniz keyfi varsa adadaki seçenekler içinde en doğru yerlerden birindesiniz..
Kalpazankaya'ya yürüyerek gelmek çok güzel ancak yaz aylarında gelirken faytonu tercih edebilirsiniz.Geliş yolu genelde çıkış.
Sizi Kalpazankaya'ya getiren faytoncunun telefonu alıp buradan ayrılmayı düşündüğünüz andan 20 dk öncesinde aradığınızda fayton sizi almak için emre amade oluyor.Yürüyerek dönüşte ayrıca keyifli.Benden söylemesi...
Kalpazankaya'ya geldiğinizde eminim, ''iyi ki gelmişim'' diyeceksiniz.Buradaki Lokantada, erik ağaçlarının altında mükellef bir sofra kurdurabilir,balık çeşitleri ve mezelerle felekten bir gün çalabilirsiniz.Karşınızdaki manzara zaten sizi uzun süre bulunduğunuz noktada tutacak.Ve bu dakikalarda herşey, iyilikten güzellikten yana olacak..
Kalpazankaya gün batımıyla Türkiye'de çok meşhur.Biz orada günü batıramadık ama en kısa zamanda diyelim..
Kalpazankaya Restoranı ile ilgili detaylı yazımı Lezzet Durakları bölümünde yazacağım. 
Restoran için rezervasyon yaptırmanız iyi olur. 










Restoranın hemen altında Kalpazankaya plajı bulunuyor.Restoran girişinden merdivenler ile bu çok özel yere iniyorsunuz.
Türkiye'de ilk kalp paranın burada basıldığı söyleniyor.Bu nedenle yıllar önce Kalpazankaya adı verilmiş..







Sevimli arkadaş çok yüzdü.Ve onun dinlenme halleri..
İlkbaharda Adada açan rengarenk çiçekler; erguvan,yasemin,mimoza,hanımeli hem görüntüleri hem de kokularıyla baş döndürücü..
Adanın hemen her yerinde bu güzelliklerle karşılaşıyorsunuz.
Ada; çam ormanları,sahilleri ve zarif ahşap köşkleriyle de İstanbul'un sevilen köşesi..Güzel ahşap köşklerin adada en çok saklandığı yerler sahil ve tepenin Kaşık adası ve Heybeliada'ya bakan eteğindeki sokaklar.
Bugazada'daki keşifleriniz,karşınıza Osmanlı sivil mimarisinin izlerini taşıyan zarif ahşap konaklar,köşkler çıkaracak.Martılarla kedilerin sokaklarda yürüyüşüne adımlarınız eşlik edecek..
Burgazada kalbe kesinlikle iyi geliyor.
Yolunuzu düşürün demekten öte gezi planlarınızda Burgazada'yı öne alın derim.
Hayran kalınası konak ve köşklerle Burgazada'ya veda ediyoruz.
Sait Faik ile ilgili bloğumda ayrı ve detaylı bir yazı yazacağım.O kadar detay var ki.. 

















































































































































































 




Hiç yorum yok :

Yorum Gönder