Sayfalar

18 Kasım 2018 Pazar

BİZİM YAZARIMIZ :  HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR
Dönemini ve çevresini romanlarında yaşatıp, genç yaşlarından itibaren geniş halk kitlelerince sevilerek okunmuş Hüseyin Rahmi, edebiyatımızın benzeri az bulunur şahsiyetlerindendir. Kitaplarında İstanbul yaşamının özel inanışları, toplumsal ve ekonomik eşitsizlikler, kadın erkek ilişkileri gibi konular halkın özgün konuşma biçimleri korunarak, çok defa gülünç, bazen hüzünlü olarak işlenir. Romanımıza '' mahalli renk '' ilk kez onunla girer.
   Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, yazarın seçme eserlerini Türk Edebiyatı Klasikleri dizisinde yayınlıyor.
Hüseyin Rahmi Gürpınar çok farklı ve ilginç bir yaşamı olan aynı zamanda çok da üretken bir yazar..
Şu ana kadar yayınlanan üç kitabını keyifle okudum..
19 Ağustos 1864'te İstanbul'da doğdu. 8 Mart 1944'te Heybeliada'da yaşamını yitirdi. Heybeliada'daki Abbas Paşa Mezarlığı'na defnediliyor.

Eserlerinde 19 ve 20'nci Yüzyıl başındaki İstanbul yaşamını gerçekçi bir biçimde yansıttı. Hünkar yaveri Mehmet Sait Paşa'nın oğlu. 3 yaşında iken annesinin ölümü üzerine Girit'te bulunan babasının yanına gönderildi. İlkokula burada başladı. Babası tekrar evlenince 6 yaşında İstanbul'a anneannesinin Aksaray'daki Konağı'na döndü. Yakubağa Mektebi, Mahmudiye Rüşdiyesi ve İdadide öğrenim gördü. 1878'de Mekteb-i Mülkiye'ye girdi. 1880'de hastalık nedeniyle ikinci sınıfta iken okulu bıraktı. Kısa bir süre Adliye Nezareti Ceza Kalemi'nde memur, Ticaret Mahkemesi'nde Azâ Mülazımı olarak çalıştı. 1887'de Ahmed Mithad Efendi'nin Tercüman-ı Hakikat gazetesinde yazmaya başladı. Batı uygarlığının yaşantısını taklit ederken gülünç duruma düşen insanları anlattığı ilk romanı "Şık" aynı yıl bu gazetede tefrika şeklinde yayınlandı. Paul Bourget, Paul de Kock, Alfred de Musset gibi Fransız yazarlardan çeviriler yaptı. 1894'te İkdam gazetesine geçti. Kendisine büyük ün sağlayan ilk eseri "Mürebbiye" ile "Metres", "Tesadüf" ve "Nimetşinas" bu gazetede tefrik edildi. Sansürün "Alafranga" (1911'de "Şıpsevdi" adıyla basıldı) romanını yasaklaması üzerine yazarlığı bıraktı. 1908'e kadar suskun kaldı.
İkinci Meşrutiyet döneminde Ahmet Rasim ile birlikte 37 sayı süren "Boşboğaz ile Güllâbi" adlı mizah dergisini çıkardı. Sabah ve Vakit gazetelerinde çalıştı. 1912'de Heybeliada'ya taşındı. Kütahya milletvekili olduğu 1936-1943 dışında tüm yaşamını Heybeliada'da geçirdi. 1924'te Son Posta gazetesinde tefrik edilen "Ben Deli miyim" romanı ahlaka aykırı bulunarak yargılandı, beraat etti. Anneannesinin yalısında dadılar arasında geçirdiği çocukluk ve gençlik yılları, İstanbul yaşamı ve insanlarını tüm detaylarıyla öğrenmesini sağladı. Ev kadınlarının çeşitli konulardaki düşüncelerini öğrendi. Batılı yazarların yanısıra Türk halk edebiyatından da yararlandı. Romanı ahlakın aynası olarak gördü. Geniş bir okur kitlesine ulaşabilmek için yalın bir dil kullandı. Çok okunan bir yazar olmasını da bu yalınlığına bağladı.
Eserlerinde toplumsal ve ekonomik eşitsizlikleri, kadın-erkek ilişkilerini, din sorunlarını konu aldı. Zeki ve kurnazların, saf ve cahilleri kandırarak işlerini yürüttükleri çarpık bir düzenden kurtulmak için akılcı düşüncenin gelişmesi gerektiğini savundu. Dar sokakları, ahşap evleri, konakları, yalıları ve çarşılarıyla hep İstanbul'u işledi. Romanlarında döneminin İstanbul'un her kesiminden, sınıfından insana yer verdi. Külhanbeyler, züppeler, fahişeler, hanımefendiler, mahalle kadınları, paşalar, memurlar, beslemeler, imamlar, esnaf. Çevre betimlemeleri üzerinde durmaktansa karakterlerini güçlendirmeyi tercih etti. Bu karakterleri yerel şivelerle konuşturmakta ustalaştı. Emile Zola'nın deneysel roman yöntemini benimsedi ve uyguladı. Ömrünün son otuz yılını Heybeliada'daki köşkünde yazarak geçirdi. En çok ürün veren, en çok okunan ve sevilen yazarlardan biri oldu.


   Okuduğum ilk kitabı ; Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç...
Hüseyin Rahmi'nin pek çok romanında olduğu gibi ikili bir yapılanma sergiliyor. Bir yanda eski İstanbul mahalle hayatını yansıtan ve temelde mahallenin kadınları arasında geçen konuşmalardan oluşan renkli tablolar, diğer yanda yazarın öykülediği olay.
Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç güncelden nasıl ustaca yararlanılabileceğine dair çok renkli bir örnek.. 
   Kendi döneminin Avrupalı romancılarını, filozoflarını yakından takip eden Hüseyin Rahmi, bir diğer eseri ' Mürebbiye ' de geniş bir kültürel coğrafyaya referanslarla kurgusunun katmanlarını derinleştiriyor.
   Matmazel Anjel, doğup büyüdüğü Paris'in kenar mahallelerindeki sefil hayatını geride bırakıp, zengin bir ailenin hanımı olmak konusunda kararlıdır. Anjel'in kaderi İstanbullu Dehri Efendi ailesinden birkaç masumun eğitim ve terbiyesinden sorumlu olarak atanmasıyla değişir.
Mürebbiyelik Anjel'e istediği kazancı sağlamayınca, evin en küçüğünden en büyüğüne bütün erkekleri fethetmek için hazırladığı dehşetli programı derhal uygulamaya girişir. Anjel'in odasının bulunduğu koridorda gölgeler dans etmeye başlar. Ev ahalisi giderek birbirine düşer, sınırlar zorlanır ve finalde büyük bir sürpriz beklemektedir.. 
   ' Efsuncu Baba ' büyüyle, tılsımla, simyayla uğraşan; define aramak, madeni altına çevirmek, yıldıznamelerden alemin sırrını çözmek gibi heveslere kapılmış bir zat-ı muhteremdir. Onun dünyasını batıl inançlar şekillendirir, her adımını bu hurafelere göre atar. Eline bir kitap geçer, İstanbul'un bütün defineleri şifreli halde bildirilmiştir bu kitapta.
Defineye ulaşmak için tılsımı kaldırması gerekir, bu da Binbirdirek'teki anahtarı ve kendisine yardımcı olacak insan suretinde iki meleği bulmasına bağlıdır. Böylece Kirkor ve Agop'la tanışırız. Karın tokluğuna çalışan, ortaoyunundan fırlama bu iki komik tip Efsuncu Baba'nın karısı ve kazıyla yaşadığı konağa taşınır. Entrika giderek tüm aileyi sarar..







Şadan Bey'in çapkınlıklarından usanan ailesi onu alelacele evlendirir ve kendisinden entelektüel bakımdan üstün olan karısının köşküne içgüveyi verir. Şadan Bey evlenmiştir, ancak çapkınlıktan vazgeçmez. ''Karımı Nasıl Aldattım'' başlığıyla açılan roman, adeta gönül ilişkileri resmi geçidine dönerek okuru, hatta Şadan Bey'i bile şaşırtmayı başarıyor.
Hüseyin Rahmi Gürpınar, genel toplumsal ahlakı irdelerken kurguladığı girift olay örgüsü, ilginç karakterleri ve mizah diliyle okuruna sürükleyici bir hikaye anlatıyor.


Hüseyin Rahmi Gürpınar, Hazan Bülbülü'ne yazdığı önsözde kendisini romancı olarak üne kavuşturan ilk önemli eseri Mürebbiye'nin sahneye uyarlanışında karşılaştığı sonuçlardan şikayet eder ve dönemin tiyatro anlayışını eleştirirken Hazan Bülbülü'nü sahneye konmak yerine roman gibi okunacak bir oyun olarak yazdığını belirtir. İç içe geçmiş ilişkilerin eski İstanbul'un konak hayatı dekorunda sergilendiği oyun, yetmişlik hasta bir adamla genç karısı üzerine kurulmuştur. Gençliğinde kavuşamadığı sevgilisine tıpatıp benzeyen kızı yaşındaki Şahende Hanım'la evlenen Refi Efendi hayatının sonbaharında mutlu olmayı umarken halkaya kızı, damadı ve genç gelinin eski sevgilisinin katılmasıyla olaylar beklenmedik bir şekilde gelişir.
Muhsine geçimini sağlamak üzere şehrin epey dışındaki bir köşke hizmetçi olarak gider. Bu ''netameli'' köşkün sakinleri arasında çalışanları ve delirdiği söylenen zengin hanımının yanı sıra türlü çeşit periler, yaratıklar, bir de gulyabani vardır. Muhsine, sonunda öldürülmek, delirmek, iyi saatte olsunlara karışmak ihtimalleri olmasına rağmen merakını susturamaz ve kapalı kapıların ardına geçer. Hüseyin Rahmi; cin, peri, cadı gibi doğaüstü varlıkları konu edinerek masalın romana, romanın masala dönüştüğü bir teknikle halkın batıl inançlarını ele alır. Ve bizi bütün bu tuhaf yaratıkların garip mahlukatın ötesinde yaptıklarıyla daha şaşılası, daha acayip bir varlıkla tanıştırır : İnsanla.
Baştan sona heyecanla okunan Gulyabani, o devir İstanbul halkını bütün özellikleriyle yansıttığı gibi bilmeceleri, tekerlemeleri, mahalli kelimeleriyle de Türkçenin en güzel örneklerini barındırır.
     Okuduğum kitapları çok sürükleyici ve çok özeller.
Heybeliada'da ölümüne kadar uzun yıllar yaşadığı konağı restore edilmekte. Konağını gezip kendisini daha çok tanımak ve anlamak istiyorum..
Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın örgü örmeyi çok sevdiği, hatta bu iş için Avrupa'dan modeller getirttiği, yazmaya mola verdiği zamanlarda ise mutfağa kapanıp reçel ve dondurma yaptığı anlatılıyor..
' Heybeliada'da Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın İzinde ' gezisi bakalım ne zaman olacak...

Bizim Yazarımız, Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın üretken ve etkileyici eser listesi ile sizi başbaşa bırakıyorum..
Hüseyin Rahmi Gürpınar'dan bol okumalar...
Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın Eserleri
ROMAN:
  • Şık (1889)
  • İffet (1896)
  • Mutallâka (1898)
  • Mürebbiye (1899)
  • Bir Muadele-i Sevda (1899)
  • Metres (1900)
  • Tesadüf (1900)
  • Şıpsevdi (1911)
  • Nimetşinas (1911)
  • Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç (1912)
  • Gulyabani (1913)
  • Cadı (1912)
  • Sevda Peşinde (1912)
  • Hayattan Sayfalar (1919)
  • Hakka Sığındık (1919)
  • Toraman (1919)
  • Son Arzu (1922)
  • Tebessüm-i Elem (1923)
  • Cehennemlik (1924)
  • Efsuncu Baba (1924)
  • Meyhanede Hanımlar (1924)
  • Ben Deli miyim (1925)
  • Tutuşmuş Gönüller (1926)
  • Billur Kalp (1926)
  • Evlere Şenlik, Kaynanam Nasıl Kudurdu (1927)
  • Mezarından Kalkan Şehit (1928)
  • Kokotlar Mektebi (1928)
  • Şeytan İşi (1933)
  • Utanmaz Adam (1934)
  • Eşkıya İninde (1935)
  • Kesik Baş (1942)
  • Gönül Bir Yeldeğirmenidir Sevda Öğütür (1943)
  • Ölüm Bir Kurtuluş mudur (1954)
  • Dirilen İskelet (1946)
  • Dünyanın Mihveri Para mı Kadın mı (1949)
  • Deli Filozof (1964)
  • Kaderin Cilvesi (1964)
  • İnsanlar Maymun muydu (1968)
  • Can Pazarı (1968)
  • Ölüler Yaşıyor mu (1973)
  • Namuslu Kokotlar (1973)
ÖYKÜ:
  • Kadınlar Vaizi (1920)
  • Namusla Açlık Meselesi (1933)
  • Katil Bûse (1933)
  • İki Hödüğün Seyahati (1934)
  • Tünelden İlk Çıkış (1934)
  • Gönül Ticareti (1939)
  • Melek Sanmıştım Şeytanı (1943)
  • Eti Senin Kemiği Benim (1963)
OYUN:
  • Hazan Bülbülü (1916)
  • Kadın Erkekleşince (1933)
  • Tokuşan Kafalar (1973)
  • İki Damla Yaş (1973)
  • Gülbahar Hanım
TARTIŞMA:
  • Cadı Çarpıyor (1913)
  • Şekavet-i Edebiye Tartışmaları (1913)
  • Sanat ve Edebiyat (Ölümünden sonra H. A. Önelçin derledi, 1972)

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder