Sayfalar

1 Mart 2020 Pazar

TEK BAŞINA DOĞA YÜRÜYÜŞÜ - SOLO YÜRÜYÜŞ
(HIKING ALONE - SOLO WALKING)
Doğanın kendine özgü kokusu ve her coğrafyanın birbirinden farklı görüntüleri yaşamı hatırlatır.
Kalabalık şehir yaşamı ve modern zamanın getirdiği artan zorluklar ve stres bizleri doğadan koparıyor.
Bir çok insan, şehirlerdeki parklar veya yakınlarındaki küçük yeşil alanlarda dar zamanlar geçirerek doğaya yakın olma isteğindeler.
Arkadaşlarım veya yakınlarım ile gerçek doğada olmak ve aktiviteler yapmak benim en büyük tutkularımdan ve vazgeçilmezlerimden..
Bu aktiviteler için sınırlı zamanlar, çalışıyorsanız sınırlı izinler, aktivitenin kendisi ve zorlukları çoğu zaman bir grupla ya da partner ile doğada olmayı zorlaştırabiliyor.
Bazı zamanlar doğada solo yürüyüşler yapıyorum, yapmak zorunda kalıyorum.
Bir dağda, ormanda, göl çevresinde, nehir kıyısında değişik mevsimlerde tek başıma yaptığım bu yürüyüşlerde çok keyif alıyorum. Doğada tek başıma olduğumda çevreyle çok yoğun bir şekilde etkileşim içinde olduğumu düşünüyorum ve hissediyorum..


Bu etkileşim başkalarıyla doğaya gidildiği zaman çok daha zor tecrübe ediliyor.
Tek başına doğada yapılan solo yürüyüşler doğal hayatın ıssızlığını, doğal sessizliği ve medeniyetten uzak olmayı yaşatıyor. Dikkati dağıtacak sosyal etkileşim olmadığından doğayla daha iyi iletişim kurulabiliyor..
Tek başına doğa yürüyüşü yapmak kendimizi dinlemek için bize zaman sağlayabilir. Bizi gerçek bizle başbaşa bırakır ve eylemlerimizden sorumlu olmaya zorlar..
Yürüyüş rotasını belirlemek ve buna uymaya çalışmak, kamp kurmak, kamp yemekleri yapmak, güvenli barınak kurmak her defasında yeteneklerimizin gelişmesini sağlıyor.
Aslında kendimizle yarışmak için müthiş bir yol gibi..
Tek başına bir doğa yürüyüşünde doğal hayatı gözlemlemek için daha çok şansım oluyor.
Kendi performansıma uygun bir hızda ilerleme özgürlüğü, istediğim zaman mola verebilmek, fotoğraf çekmek için istediğim zaman durabilmek, kendi rotamı belirleyebilmek, günlük yapacağım yolu ve kamp yerini kendimin tespit etmesi eşsizdir.
En önemlisi anı yaşamak ve zamanın tanığı olmak bulunmaz hazlar yaşatıyor.
Tek başına yapılan doğa yürüyüşleri, grupla ya da arkadaşla doğa yürüyüşü yapmaktan temel olarak iki farklılığa sahip;
1- Bütün ekipmanları taşımayı ve kullanmayı sadece kendimiz yapmak zorundayız.
2- Yalnız olmanın getirdiği bazı risklerle sadece kendimiz mücadele etmek zorundayız.
Pek yakın zamanda doğada olmak için sınırlı zamanların olmayacağı ya da bu aktiviteleri sadece hafta sonları ile sınırlamayacağım günlere ulaşacağım..
Gruplarla veya arkadaşlarla yürümek, farklı rotaları öğrenmek, sıcak sohbetler, yeni dostluklar çok güzel.. Bunlarda olacak..
   Ancak, tek başına doğa aktiviteleri ve solo yürüyüşlerde olacak. Hemde çok..
Uzun zamandır bu tür aktivitelere odaklanıyor ve hazırlanıyorum.
Geçmiş zamanlarda yaptığım tek başına solo yürüyüşlerde farklı tecrübeler edindim.
Bu tecrübelerin bazıları kişinin yapısına, fiziksel performansına bağlı olarak da yaşanabiliyor.
Bu yazımda, tek başına doğa yürüyüşüne başlamak isteyenlere genel bilgilerle birlikte tecrübelerimi paylaşmak istiyorum.
Yıllardır özlemini duyduğum sınırsız ve süresiz aktiviteler için özgür olacağım zamanlarda farklı parkur deneyimlerimi bloğumda paylaşmak için sabırsızlanıyorum..
   O zaman başlayalım;
1-   Daha önce hiç doğa yürüyüşü yapmadıysanız size yakın bir dağcılık kulübü ile bağlantı kurun. Burada Dağcılık Federasyonuna bağlı bir kulüp bünyesinde olmak doğru başlangıç için önemli bir adım.
Dağcılık kulübünde, zorluk seviyesi kolaydan zora devam eden kategorilerde kulüp yönetici ve rehberlerinin uygun göreceği sürede doğa yürüyüşü faaliyetleri yapmak, tecrübe sahibi olmak ve sonra, temel ve gelişim eğitimlerini almak bu yolda en doğru ilerleyiş olur.
Unutmayın; doğa yürüyüşlerini bilinçli yapmak ve tecrübeli olmak çok keyif verir..
2-   Yeterli deneyim kazandıktan sonra bildiğiniz ve yakınlarınızı aktiviteniz ile ilgili bilgilendirdiğiniz daha önce yürüdüğünüz parkurlarda 6-8 saatlik uzun süreli yürüyüşler yapın.
3-   Güvenli alanlarda (kamp alanları, şehirlere yakın doğal alanlar, yardım almaya yakın olabileceğiniz göl kıyıları, plajlarda bir gecelik kamplı yürüyüşler planlayın.
Doğada kontrollu da olsa yalnız kalabilmeyi, karanlıkla, korkularınızla yüzleşebileceğiniz kendinize ait zamanları deneyimleyin.
4-   Daha sonra kendinizi tamamıyla yalnız hissedeceğiniz, yerleşim yerlerinin ışıklarının uzaktan da olsa görülemeyeceği, yol kenarında olmayan ıssız bölgeleri seçebilirsiniz.
Bu aktivitelerin de sayısını arttırmaya çalışın.
Dikkat !!  Eğer olmuyorsa bu aşamada bırakın..
Tek başına doğada olmak ve solo yürüyüşler yapmak size göre mi ?
Bu deneyimlerden sonra yine kendiniz bunun kararını verebilirsiniz.
5-   Bildiğiniz bir rotada 2-3 günlük kamplı solo yürüyüşler planlayın.
6-   Yürümek istediğiniz yol için detaylı hazırlık yapmak gerekli.
Ben öncelikle uydu görüntülerinden (google earth) bölgeyi detaylı inceliyorum, planlamalarımı yapıyorum.


7-   Tek başına (solo yürüyüş) yürüyüşlere yeni başlama aşamalarında hava şartlarının en uygun olduğu ilkbahar aylarını ya da sonbahar aylarını seçmek doğru olacaktır.
Deneyim kazandıktan sonra yaz ve kış aylarında yürüyüşler planlayabilirsiniz.
8-   Tüm bu hazırlıklar ve tecrübe kazandığınız yürüyüşlerden sonra belirlediğiniz rota ile ilgili detaylı araştırmalar yapmalı, bölge ile ilgili rehber kitaplardan, bu bölge ile ilgili varsa deneyimlerin paylaşıldığı yazılardan faydalanın.
Planlamanız için notlar alın. (Rotanın uzunluğu, su ikmal noktaları, rotanın zorluk derecesi, kamp kurmaya uygun alanlar..)
Harita bilgisi ve özellikle navigasyon bilginizin bulunması çok önemli. GPS cihazınız varsa işler çok kolay olacak demektir..
Tek başına yapılan yürüyüşlerden sonra; '' Tek başına yürüyüş tehlikeli,asla tek başına doğaya çıkılmaz ''  ya da '' Tek başına yürüyen doğa sporcusu olur mu ? '' gibi sorular ve yorumlarla karşılaşmak çok mümkün..
   Dünyada solo yürüyüş çok yaygın.
Bir gruba dahil olmak, duygu, düşünce ve tecrübelerini diğer insanlarla paylaşmak, yardımlaşmak çok güzel.
   Ancak yine tüm insanlar, zaman zaman yalnız kalmak ve kendilerini dinlemek de isterler, bundan keyif alırlar.
Bu benim için adeta bir yenilenme yoludur. Kimimiz ise dünyayı tek başına tecrübe etmek ister. Nelerle karşılaşacağını bilememek heyecan verir, bilinmeyenin büyüsü bizi kendine çeker.
Solo yürüyüşün faydaları;
1- Ruhsal Sağlık : Modern hayatın her türlü zorluğundan, gürültüden uzak olmak, kendimizle baş başa olmayı, kendimizi dinlemeyi, anlamayı ve içsel hesaplaşmalara imkan verir. Adeta bir meditasyon gibi..
2- Becerilerin gelişmesi : Bir grupla olunduğunda pek becerileriniz gelişmiyor. Çünkü grup üyelerinin her birinin bir görevi ve becerisi olur ve bunu uygularlar. Bir rehber sizin adınıza karar verir. Oysa tek başınıza iken bunları bizler için yapacak kimse yoktur.
3- Kendi yürüyüş hızınızı belirlemek : Grup üyelerinin yaşları, fiziksel özellikleri grubun hızını belirliyor. En yavaş üyenin hızı o grubun hızı olur.
Solo yürüyüşte ise tam da kendi hızınızda yürüme imkanı oluyor. Molalara kendimiz karar verebiliriz.
4- Planlamada esneklik : Solo yürüyüşte; sabah yürüyüşe başlama zamanı, mola süreleri, kamp zamanı ve kamp yerinin seçimi, gerektiğinde yürüyüşü bitirme veya uzatma kararı kendi elimizde..
Bu da özgür olma ve güven duygularını geliştiriyor.
5- Sınırları anlama : Grup yürüyüşlerinde grup standartlarına uymak zorundayız. Solo yürüyüşlerde; daha hızlı ve daha uzun yürüyebiliriz. Yetenek ve beceriler geliştikçe daha zor ve farklı parkurlar deneyebilir ve daha zorlu hava şartlarında doğaya çıkabiliriz. Sınırlarımızın düşündüğümüzden ne kadar geniş olduğunu görerek önce şaşırıp, sonrasında mutlu olabiliriz.
6- Korkularla yüzleşme : Bir çoğumuzun sağlam temeli olmayan korkuları var. Karanlık, yalnızlık, hayvanlar, yılanlar, ....
Tek başına (solo yürüyüş) yürüyüşler, bu korkularla yüzleşme ve alt etme imkanı verir.
7- Doğayı anlama : Grup ile yürüyüşlerde gürültü, konuşmalar doğanın içine girme şansını vermiyor. Rüzgarın sesini, kuş seslerini ve hatta sessizliği bile duymayabiliriz.
Grupla birlikteyken yaban hayat yolumuzdan çekiliyor, doğal ortamda canlı görme şansı olmuyor. Yürürken, mola anında ya da çadırın içinde rüzgarın, kuşların, doğanın sesini duyabilmek gibisi yok. Bu solo yürüyüşlerde tam anlamıyla mümkün oluyor.
8- Sorumluluk ve güven duygusunun gelişmesi : Tek başına yürüyüşte, kendi güvenliğimizi ilgilendiren kararlar da dahil olmak üzere tüm kararları tek başına alıyoruz..
Bu durum aynı zamanda bizlere büyük sorumluluklar getiriyor ve sorumluluk duygumuzu geliştiriyor. Sırasıyla alınan kararlar ve bunların sonucunda planlanan hedefe sağ salim ulaşmak özgüvende zirve yaptırıyor.
9- Maceracı yönün beslenmesi : Hepimizin içinde maceracı bir yön vardır. Bilinmeyen kendine çeker, merak uyandırır, öğrenmek isteriz. İnsan olmanın gereğidir bu durum..
Bu maceracı özelliğimiz sayesinde dünya gelişim kaydetti.
Her solo yürüyüş bilinmeyenleri içerir. Bu nedenle çok heyecan verici. Keşfetmek, bizlere yaşadığımızı hissettiren en güçlü duygu.
10- Riskten kaçınma : Tek başına yürüyüşte riskleri alıp almama kararı tamamen bize ait oluyor. Üzerimizde hiç bir kişinin baskı unsuru olmuyor. Eğer bir zorluğu geçeceğinize inanıyorsanız geçersiniz.
Solo yürüyüşün olumsuzlukları :
1- Yürüyüşün zorlukları, zorlu hava koşulları, yağmur altında yürüme, rotadan çıkma, yolu kaybetme, tek başına çadırda kalma yalnızlık duygusunu öne çıkarıyor. İnsan olmanın gereği sosyal canlılar olmamız, tek başına (solo yürüyüş) yürüyüşte adeta sosyallik den izole durumda olma tüm bu nedenlerle yalnızlığın getirdiği baskıyı arttırabiliyor. Yürüyüşü bırakıp geri dönme düşüncesi bile artabiliyor.
Kendi kendimizi motive etmek, doğada olmanın keyfini çıkarmak, önümüze çıkan zorlukların bizi her anlamda geliştirdiğini bilerek devam etmek müthiş keyifli.. Bu durum gelip geçici oluyor.
2- Grup yürüyüşlerinde kamp yükünü paylaşarak taşıma şansı vardır. Solo yürüyüşte (tek başına yürüyüş) ihtiyacımız olan her malzemeyi kendimiz taşıyoruz. Bu durumda iyi planlama ile sadece önemli ve gerekli malzemelerin alınması ile daha hafif yük taşımak mümkün.
Bu durum dünyada '' Ultralight Backpacking '' (çok hafif sırt çantası) akımını geliştirmiştir. Ekipman seçimi özellikle başlı başına bir konu. Daha sonraki yazılarımda bu konuya daha ayrıntılı değineceğim. Ayakkabı seçimi, çadır seçimi, kıyafet seçimi dahi kendi içinde bilim konuları gibi..
3- Tek başına yürüyüşler ; hayvan ve insan saldırılarına daha açık hale getiriyor. Grup yürüyüşlerinde hayvanların ve insanların saldırma ihtimali oldukça düşüktür. Tek başına yürüyüşlerde hayvan ve insan saldırıları ihtimali görece daha yüksektir. Ancak iyi eğitim alma, tecrübe, gereksiz risklerden kaçınma, gerekli önlemleri alma bu tehlikeleri en aza indirebilir. Olası saldırı durumunda tek başına olmak ve kendi kendimize ilk yardım ya da müdahale yapmayı ve bu konularda çok bilinçli olmayı gerektiriyor. Ancak 25 yılda Likya yolunda her yıl on binlerce insan yürüyor ve neredeyse hiçbir hayvan saldırısı olmamış. Ama temkinli olmakta fayda var. Ben bu durumu solo yürüyüşte en kritik konu olarak görüyorum ve yürüyüş planlarımda öncelik veriyorum.
4- Yürüyüş sırasında ihtimali çok düşük olsa da olağanüstü bir durumda ya da yaralanma halinde bize hemen yardım edecek kimse yok. Çok basit yaralanmalar dahi kötü sonuçlar doğurabilir. Yine yeterli eğitim sonucu kazanılmış beceriler ve tecrübeler ile bu olumsuzlukları en aza indirebiliyoruz.
Unutmamalı !! Tek başına yürüyüş kişinin kendi tercihidir..
     Yürüyüşün süresine, zorluğuna göre çok farklı malzemelere ve eşyalara ihyacımız olabiliyor. Ancak olmazsa olmazlarımız nelerdir?
Ayakkabı ve botlar ; Benim en önem verdiğim yürüyüş malzemeleridir. İyi bir bot seçimi yürüyüşlerde çok büyük öneme sahip.Doğa yürüyüşlerinde size rahatlık verecek en uygun özellikteki botları bulabilmek için biraz zaman harcayın..
Bot alırken bu konuda deneyimli satış görevlilerinden ya da bir rehberden yardım isteyin ve mutlaka botu deneyin. Bot içinde ayak parmaklarınızı rahatça oynatabilmeli ve topuk kısmı rahat ve yerine oturabilmelidir.

Botlarla mağaza içinde uzunca yürüyün ve rahatsızlık veren bir yerin olup olmadığını gözleyin. İyi bir bot ; ayakta su toplanmasını, bileğinizin burkulmamasını ve hipotermiye girmeme için uygun özelliklere sahip olmalıdır. Yapılacak yürüyüşün süresine, hava ve arazi koşullarına göre de botlar değişmektedir.
Çanta ; Tek başına doğa yürüyüşçüsünün çanta seçerken bakması gereken en önemli şey bütün malzemenizi alabilecek bir kapasite ve çantanın sırtınıza iyi oturmasıdır. Günlük yürüyüş, kamplı ve yüksek dağ yürüyüşleri için kullanılan çantalar ayrı özelliklere sahipler. Kapasiteleri hacimsel büyüklük olarak tanımlanmaktadır.
Çanta alırken; mümkünse dolu halde denemeniz ve kendinize uygunluğuna karar vermeniz önemlidir. 
Çantayı doldururken malzemelerin nasıl yerleştirileceği çantanın tasarımına ve kişisel tercihlere bağlı olsa da kabul görmüş yerleştirme şekilleri vardır.
Yürüyüş molaları sırasında ; dolu çantanın yere nasıl indirileceği ve mola bitiminde sırta nasıl alınacağı bile önemlidir.Bu kurallara uymak olası sakatlanmaların önüne geçer.
Çantayı yerleştirmeden önce, faaliyetin süresine, zorluğuna ve hava koşullarına göre alınacak malzeme ve eşyalar değişeceğinden önce '' Malzeme Kontrol Listesi '' hazırlamak doğru olur.
Çadır ; Tek başına doğa yürüyüşünde en uygun çadır tek kişilik çadırlardır.
Sırt çantası içinde çadır hem hacim hemde ağırlık olarak önemli yer kaplamakta. Yüksek maliyetleri olmasına rağmen ultralight çadırlar en uygun olanlar.
Hava ve mevsim şartlarına ve faaliyetin zorluğuna göre çadırlar mevsimsel olarak da sınıflanıyorlar. Kolay kurulup kolay toplanabilmeleri de gerekiyor.
Giyim ; Eğer çok sıcak ve kuru bölgelerde yürüyüş yapılmayacaksa sıcak ve kuru tutacak giysiler seçmek doğru olur.
Giysileri katmanlar olarak düşünmek doğru olur.İlk katman olarak ince bir alt katman ve en dış katman olarak rüzgar ve yağmur geçirmez katman alın.
Karşılaşmayı beklediğiniz sıcaklıktan daha düşük sıcaklıklarla karşılaşma ihtimali olduğundan hazırlıklı olmanızda yarar var.
Alt giysilerde ise yine çabuk kuruyan, şortlar ve pantolanlar tercih edilmeli.
Uyku Tulumu ; Faaliyetin zorluğuna, hava ve mevsim şartlarına göre ; kaz tüyü ya da sentetik uyku tulumları seçilebilir. Hangi seçim yapılırsa yapılsın seçtiğiniz tulumun gittiğiniz yerde karşılaşmayı beklediğiniz sıcaklıktan daha düşük sıcaklık derecelendirmesine sahip olduğuna emin olun.
Sıcak kalabilmek için ürettiğimiz ısı tamamen bizlere bağlı olduğundan, faaliyet için fonksiyonel ve uygun uyku tulumu seçimi gereklidir.
Matlar ; Çadır içinde yerde yatılan yerin yumuşak olması önemlidir.
Maliyetleri yüksek olmasına rağmen sonuçta şişme matlara sahip olmaya giden bir süreç yaşanıyor. 
Yürüyüş çorabı ; Ayakkabı seçimine odaklanırken çorap seçimini atlamamalı. Uygun olmayan bir çorap ne kadar iyi bir ayakkabı giyilirse giyilsin yürüyüşü çok sorunlu bir hale getirebilir. Nefes alabilen, ayağınızı rahatça saran bir yürüyüş çorabı edinin ve mutlaka ayakkabılarınızla birlikte deneyin.
Birazda; doğada yapılacak bir yürüyüşte öngörülmesi ve yerine getirilmesi gerekli detayları solo yürüyüş (tek başına yürüyüş) tecrübelerime göre yazmak istiyorum ;
   Yürüyüşlerde kurallara dikkat etmekte fayda var. Doğa yürüyüşlerinde en azından bir çoban patikasına rastlanır. Bu patikalar yürüyüşü kolaylaştırır.
Doğada yürüyüşler köylerin yakınında olabiliyor ve bir sürünün yakınından geçilebiliyor. Sürülerin başında olan çoban köpekleri insana saldırmaz, ancak korkutmayı çok severler. Eğer bir sürü ile karşılaşırsanız mümkün olduğunca uzaktan ve hızlı geçerek uzaklaşın. Eğer sürü çobanını göremiyorsanız ve sürüye çok yakınsanız ve sürü yakınında köpek görünmüyorsa da varmış gibi hareket edin. Çünkü çoban köpekleri çok iyi kamufle olabilirler ve mutlaka hareketlerimizi takip ediyor oluyorlar. Bu durumda sakin olup koşmadan sürünün yanından uzaklaşın. Sürünün yakınından geçmeye mecbur kalırsanız uzaktayken bağırarak çobanları uyarın.
   Genellikle bu çoban patikaları, daha uzun bir rotayı takip ediyorlarmış görünseler de sonuçta her zaman daha avantajlı yollar olduğunu bize ispat ediyorlar.
Tecrübesiz yürüyüşçüler bu yollardan saparak kestirme attıklarında çoğu zaman dağ yamaçlarında zor durumda kalabiliyorlar. Doğada aceleci olmaya yer yok. Bu patikalar yıllardır kullanılan en kısa yollardır. Patikaları takip etmek yürüyüş sırasında bir tempo tutturmamıza olanak verir.
Yorulmadan uzun mesafeler katetmenin yolu yürüyüş ritmini iyi yakalamaktır. Nefes alıp vermenizi ve kalp ritminizi çok değiştirmeden yürüyebilirseniz daha az yorulur ve daha az terlersiniz. 
Molaların sıklığı kişisel performansımıza ve tercihlerimize bağlı.
Engebeli arazilerde sırt ve yamaçlardan yürümek daha avantajlıdır. Benim tercihim; çok hızlı yürümek yerine nispeten daha az hızlı bir tempoda yürüyüp çok terlemeden az mola vermek oluyor.Enerjimi uzun mesafeler için dengeli kullanıyorum.
Molalar uzun olmamalı. Yürüyüş aralarındaki molalarım 1-5 dk arasında oluyor. Daha uzun süreler durmak yürüyüş ritmini bozuyor, kasların soğumasına neden oluyor. Üstelik çoğunlukla terli olduğumuzdan soğuk almaya maruz kalabiliriz.
Birkaç saatte bir yapılacak ana molalarda süre 15-30 dk ya kadar çıkabilir. Mola anında  rüzgardan korunmak için üst kıyafetin, montun giyilmesi faydalıdır.
Ana molalarda mümkünse bir şeyler yemeli ve sıvı alınmalı. Bu bir şeyler benim için ; kuru üzüm, kuru incir, kuru kayısı, dut kurusu, fındık, fıstık, badem, ... oluyor. Azar azar yemek iyi oluyor.
Yürüyüş sırasında tuz kaybı olduğundan tuzlu atıştırmalıklar da alınmalıdır. Yemek molalarında ; kandaki elektrolit ve mineral dengesini de koruyan yiyecekler tercih edilmelidir. Bu tür yiyecekler moral verir, yürüyüşün ve günün sonundaki yorgunlukların atılmasına yardımcı olur.
Patikaların olmadığı bir arazide ise; vadi tabanında ilerlemek yerine, sırtlardan ve yamaçlardan ilerlemek tercih edilmeli. Sırtlar daha geniş görüş açısı sağlarlar, yön bulmak kolaylaşır. Sırtlardan ilerleyerek çok daha kolay yol alınabilir. Ancak bu arazilerde eğim fazla olduğundan yürüyüşte çok dikkatli olunmalıdır.
Yüksek eğimli inişi olan yamaç patikalarında iniş sırasında denge kaybı ciddi yaralanmalara yol açabilir. Deneyimli yürüyüşçüler, kazaların çıkışlarda değil % 90 oranında bu tür arazilerde eğimlerde ve yürüyüşün son anlarında olduğunu iyi bilirler. Bu tür arazilerde baton kullanmak iyi olabilir. 
Dağlık ve yüksek bölgelerde özellikle yazın güneşin etkisi sanılanın aksine daha fazla olur. Mor ötesi ışınların etkileri daha fazladır. Uygun kıyafet , şapka ve güneş gözlüğü kullanılmalıdır.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder