TROIA ANTİK KENTİNDE GECE ... KARAVAN GÜNLÜKLERİ
Gece yarısından önce Ezine'den yola çıktım ve Troya Antik Kenti'nin hemen girişindeki park alanına karavan evimi park ettim. Troya Müzesi'nin hemen karşısında, Homeros'un İlyada destanında anlattığı yerlerdeyim. Gece yıldızlı gökyüzünün altında uyudum. Sabah Tanrıların da katıldığı savaşın olduğu yerden güneşin doğuşunu seyrederek yeni güne başladım. Antik kent ziyarete açılmadan önce kahvaltı yaptım.Roma mitolojisine de kaynaklık etmiş Yunan mitolojisinde Anadolu'da geçen çok sayıda olay var. Mitolojiyle başlayıp gerçeğe uzanan Troya savaşının hikayesini dünyada bilmeyen yok gibi. Batıda her öğrenci güzel Helen'in neden olduğu savaşın hikayesini okuyor ama yıllar süren bu savaşın geçtiği yerin Türkiye'de olduğunu pek bilmiyorlar. Homeros'un destanının içinde kaybolmak için antik kent giriş kapısından giriş yaptım.Troya'nın öyküsü çok büyüleyici, ama antik kentteki kalıntılar özellikle Efes ve Bergama gibi ören yerlerini gördükten sonra geliyorsanız biraz hayal kırıklığı yaratabilir. Bunu gören Turizm Bakanlığı 70'li yıllarda insanlar resmini çeksinler diye, girişe Truva Atı dikmişler. Truva atı, içine merdivenlerle çıkılarak oturulabilecek formda. Dünya Kültür Mirası listesine alınan Troya'da hayal gücümüzü kullanmak ve baktığımız eserlerin binlerce yıldır burada olduğunu düşünmek bile heyecan verici. Priamos'un efsanevi kenti Troya'yı gezmeye, Troya Atı'nın hikayesi ile başladım.Tarihin koridorlarında kadim zamanlarda yaşanmış pek çok savaş bulunuyor. Bu savaşların kimisi gerçekten yaşanmış savaşlar kimisi de hikayelerden ibaret. Homeros'un İlyada'sında anlatılan Truva Savaşı Yunan mitolojisinin de en önemli kısmını oluşturmuş ve antik çağ seramikleri üzerinde de bezeme olarak kullanılmış. Truva Savaşı'nda savaşın yönünü komple değiştirecek bir olay yaşanmıştır. Akhalıların Truvalıları alt edebilmek için başvurduğu bu yol, Truva Atı Taktiği olarak da adlandırılıyor. Truva Savaşı'nın en ilgi çeken kısımlarından biri olan bu at aynı zamanda savaşın simgesi haline de gelmiş. 10 yıl süren savaşta askerler bitkin ve usanmış halde iken pratik zekası ile duruma bir çözüm getiren Odysseus bu efsanevi çözümü bulmuş. Plana göre Akhalılar pes edip savaştan çekilir gibi gözükecek ve arkalarında da tahtadan bir at bırakacaklardı. Amaç, içinde Odysseus, komutanlar ve askerlerinde bulunduğu atı Truva kent surlarından içeriye sokmaktır.Akhalılar savaştan çekilir ama Sinon isimli bir askerlerini atın yanında bırakırlar. Bu duruma şaıran Truvalılar atın yanına giderler. Sinon onlara tüm Yunanlardan nefret ettiğini, tahta atın Athena'ya adanmış bir sunak olarak inşa edildiğini, eğer onu surlardan içeri alırlarsa Tanrıça Athena'nın onları koruyacağını söyler. Askerin bu sözlerine güvenen Truvalılar tahta atı içeri alırlar ve barışı kutlamak için bir eğlence düzenlerler. Eğlencenin etkisiyle Truvalılar rehavete kapılırlar. Atın içine gizlenen Akhalı askerler atın içinden çıkar, şehrin kapısını açmalarıyla bu sırada pusuda bekleyen Akhalı ordusu kente girerek Truva'yı ele geçirir. Tüm bu olaylardan sonra Sparta Kralı Menelaos Helen'i alarak Yunanistan'a doğru yola çıkar.2004 yılında çekilen Warner Bros. yapımı Truva filminden sonra antik kente gelen ziyaretçi sayısında büyük artış görülmüş. Filmde Brad Pitt'in Achilleus canlandırdığı performansını hala hatırlarım. Filmde kullanılan Truva Atı, film çekimi bittikten sonra Çanakkale halkına hediye edilmiş. Dün Çanakkale gezim sırasında bu dev Truva Atı'nı gördüm.Truva atı, Çanakkale için arkeolojik olduğu kadar turizm açısından da önemli bir değer.Truva'yı bulan Schliemann ve İlyada'yı yazan Homeros olmasa, 10 yıl süren bu savaş, bu denli efsanevi olur muydu ? İzmirli katip Homeros, kendi zamanından 400 yıl önce olmuş bu savaşı, Tanrılar, mitolojik karakterler, krallar ve saraylar gibi ögelerle süsleyerek, ev ev, mahalle mahalle dolaşarak, para karşılığı epik bir şiir olarak okumuş, bazen Truvalılar'ın bazen de Yunanlılar'ın tarafını tutmuş. Schliemann ise Almanya'da küçük bir köyde yaşayan bir papazın oğlu... Daha yeni yeni okumayı öğrendiğinde, babası ona Truva savaşıyla ilgili bir kitap alır. Schliemann, kitabı ezberler, bununla da yetinmeyip, farklı yorumlarını kavrayabilmek için, tam yedi dil öğrenir ve her dilde İlyada'yı okur. Zaman içinde, Truva kentini bulmak ve Kral Priam'ın hazinesine ulaşmak, onun için bir tutku olur.Çok büyük bir alana yayılmış Truva Antik Kenti içinde yürümeye başladım. Ahşap yürüyüş yolları kentin içerilerine, sınırlarına götürüyor. Bilgi levhalarında çok detaylı anlatımlar var. Turist grupları rehberler eşliğinde Truva'yı görmek tanımak için gelmişler. O kadar görüntü aldım ki : Ne yazık çok az bir kısmını blog yazıma ekleyebiliyorum. Sadece 100 civarında fotoğraf seçtim. Diğerleri kişisel görüntü arşivimde yerini aldı.Schliemann, bu amaç uğruna, önce ticaret yaparak zengin olur. İlyada'daki ipuçlarıyla, 1870 yılında Truva'nın bugün bulunduğu bölgedeki Hisarlık Tepesi'nde araştırmalara başlar. Hazineyi bulur. Ancak, bilimsellikten çok uzak kazılar yaptığından, açtığı derin yarıklarla, Truva'yı geri dönülmez bir şekilde tahrip eder.Hazinenin bulunuşu ve kayboluşu da, şehrin kendisi kadar efsanevidir. Schliemann, Mayıs 1873'te karısı Sofia ile bir çukurun yanında dururken, parlayan bir metal görür. Hemen işçilerine '' paydos '' emri verir, hatta şaşkınlıklarını görünce, doğum günü olduğunu ve yevmiyelerini eksiksiz ödeyeceğini söyler. Herkes gittikten sonra, hazineyi karısının şalına koyarak Atina'ya kaçırır. Berlin Müzesi'ndeki bir galeride sergilenen hazine, II. Dünya Savaşı'nda, bombardımanlardan korunmak için güvenli bir yere kaldırılır ve kaybolur. 1987'de Puşkin Müzesi'nin (Rusya) Müdürü, Kültür Bakanlığı'nın deposunda bir fotokopi makinesi ararken, tesadüfen hazinenin, çalıştığı müzede nerede kilitli olduğunu belirten bir evrak bulur. Hazine, 50 yıl sonra ortaya çıkmıştır.











Hiç yorum yok :
Yorum Gönder