Sayfalar

29 Mayıs 2025 Perşembe

 MESCİTLİ - LEYLEK BOĞAZI YÜRÜYÜŞÜ   (ERZURUM)

Mescitli Köyü'nden sabah 07.00 da yürüyüşe başladım. Mevlana'nın söylediği gibi : '' Her gün bir yerden göçmek ne iyi. Her gün bir yere konmak ne güzel. Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş. Dünle beraber gitti, cancağızım. Ne kadar söz varsa düne ait. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım. '' Bugün en uzun yürüyüşü yapacağım gün olacak. Bayburt sınırlarını geride bıraktım, Erzurum sınırlarında, karlı dağlar arasında uzayıp giden yolları ile '' Leylek Boğazı '' ndan İspir - Erzurum yoluna çıkma amacındayım.
Leylek Boğazı neredeyse Mescitli Köyü'nden başlıyor. İspir - Pazaryolu - Erzurum yol kavşağına kadar devam ediyor.
Şeref Abi ile sarılıp, vedalaştık. Mescitli Köyü meydanına geliyorum. İstanbul da bulunan '' Mescitli Köyü Derneği '' üyelerinin de katkılarıyla çok güzel bir Köy Konağı yapılmış.
Köy Meydanı'ndan, bu güzel köyü hafızamda daha canlı kalsın istercesine her yönden seyrediyorum.


Gece yaşanan soğuk havanın etkilerini Mescitli kırsalında görmek mümkün.
Erzurum'un İspir ilçesinin Çermeli Çayı üzerindeki bu topraklar özellikle Çaldıran Savaşı sonrası, Yavuz Sultan Selim tarafından bölgeyi Türkleştirmek ve İslamlaştırmak amacıyla Tebriz'den getirilen  Türkler tarafından yurt edinilmiş.

Oğuz Türklerinin büyük bilgesi Dede Korkut'un mezarı Çermeli Deresinin batı ucunda ve Bayburt - Merkez'e bağlı Masat Köyü'nde. Çermeli Deresi'nin diğer adı da Masat Deresi. Ben de bu yolu takip ediyorum.

Leylekköy'ünde içinde bulunduğu Çoruh Havzası, Türkiye'nin en önemli doğa hazinelerinden birisi. Büyük bioçeşitliliği ile Kafkas Ekosystem'in batı ucunu oluşturan Çoruh Vadisi, Uluslararası Koruma Örgütünün seçtiği dünyanın 34 sıcak noktasından biri olarak kabul edilmiş.

Bu bölgede konuşulan dil Tebriz - Erzurum Oğuzcası olup, Çermeli aksanı olarak tanımlanıyor.

Yolda sıkça karşılaştığım manzaralardan biri. Büyükbaş hayvan sürüsü çoktan köylerinden çıkmış, otlaklarına gidiyorlar. Çobanı ile selamlaşma, ayaküstü sohbet... Su kaynaklarını, coğrafya özelliklerini, mola yerlerini, muhtemel tehlikeleri, yol durumunu çobanlara sorarım. Onlar en doğru ve pratik bilgileri her zaman verirler. Önümdeki yol ile ilgili önemli bilgileri alıyorum...
Bugün yolum çok uzun ancak; manzaranın güzelliğinden etkilenmemek imkansız, sık olarak durup çevremi seyrediyorum, fotoğraf çekiyorum.


Şeref Abi, önceki akşam yaptığımız çaylı sohbette : '' Bir de buraları 1 Haziran - 30 Haziran arasında gelip görmelisiniz. Buranın baharı bu aydır. Ağaçlar çiçek açar ve yeşillenir '' demişti. Bu manzaraların söylediği dönemdeki halini de hayal ediyorum... Bugün günlerden 16 Mayıs 2025... 
Sait Faik Abasıyanık, '' Haritada Bir Nokta '' adlı hikayesinin son paragrafında şöyle der : '' Söz vermiştim kendi kendime: Yazı bile yazmayacaktım. Yazı yazmak da bir hırstan başka neydi ? Burada namuslu insanlar arasında sakin ölümü bekleyecektim. Hırs, hiddet neme gerekti ?  Yapamadım. Koştum tütüncüye, kağıt kalem aldım. Oturdum. Adanın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. Kalemi yonttum. Yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmasam deli olacaktım. ''  Öylesine yerlerden geçiyorum ki : Durumu '' Bu yola iyi ki çıkmışım, gelmesem buraları görmesem ... '' şeklinde ifade edebilirim.

Kızılhasan Köyü, ağaçların arasından görünmeye başladı. Köyün kavşağına yakın bir yerde yeni Mescit yapılmış.

Bayburt - Erzurum arasındaki gezimde böyle çok fazla Mescit gördüm. Hepsi de çok temiz. Çeşmeleri yanı başında, lavabo ve tuvaletleri tertemiz. Eğer bu yolda yürümeyi düşünüyorsanız; çadır almaya, içme suyu taşımaya hiç gerek yok. Böylelikle Sırt çantanız bunlar olmadan oldukça hafifleyecek ve yürüyüş daha keyifli hale gelecektir. Bayburt'tan yürüyüşe ilk başladığımda çantamın sağ ve sol dış yan ceplerinde 1.5 litrelik 2 su taşıyordum. Adım başı içilebilir dağ suyu çeşmelerini görünce bu suları bir ağacın altına döktüm ve su taşıma ağırlığından ve en önemlisi su bulma telaşından da kurtulmuş oldum...

Kızılhasan Köyü tabelasının önündeyim. Vadi tabanında yürüdüğüm halde bile bulunduğum rakım 1825 metre...
Köy tabelasının hemen ardında Çoruh Nehri'nin kollarından biri olan Çermeli Çayı (Masat Çayı) geçiyor. Köy 1 km içeride. Köye girmedim. Köprü üzerinden çevreyi seyrettim.


Hemen 5 km ileride Yunus Köyü var. Yürümeye devam ettim.
Yunusköy önlerinde yine bir hayvan sürüsü... Ve çobanı ile güzel sohbet...

Yunusköy girişinden başlayıp çıkışına kadar devam eden bir HES ile karşılaşıyorum. Bu yapay HES gölü köyü daha bir güzelleştirmiş.


Yunusköy girişinde, Seyyah Ömer ve köpeği ''Yoldaş''ın şiddetli yağmur sırasında sığındıkları ve 1 gece kaldıkları Mescit var. gece kapısına kirpi gelen Mescit...

Bir süre içerisinde dinlendim.
Yoldan ayrılıp, köyün içinden geçerek, çıkışına doğru gitmeye karar verdim.

Köyün içinden geçiyorum. Çıkışına kadar '' Merhaba '' diyeceğim bir insan göremedim. O anlarda hiç kimse yaşamıyor gibi... Sadece köy ve göl...


Yunus Köyü'ne '' gölü olan köy '' adını veriyorum... Bu arada, 2058 metre rakımdayım... Sosyal medyada bir video da Yunusköy'ün 2 km üzerinde doğal Maden suyu çıkan bir pınar olduğunu görmüştüm. Maden suyunun kaynağına çıkamadım ama kısa süre sonra, İspir Kaymakamlığı'nın çalışması ve köylülerin desteği ile buradan çektikleri bir hat ile yapılan çeşmeye de az yolum kaldı.
Köyün gölünün kenarındaki oyun parkı ve kamelyasında dinlenme ve manzara seyretme molası veriyorum.

Gölü olan bu köyde ne güzel de yaşanır...

Zirvelere çok yakın bu muhteşem yayla köyünün eski okul binasının bahçesinde arı kovanları dikkati çekiyor.

Köyün diğer çıkışından az yürüdükten sonra; ''Maden Suyu Akan Çeşme '' ye geldim.
Buz gibi akan doğal maden suyu. Soğuk sudan içiyorum, çok güzel. Ferahlatıcı ve tazeleyici...
Burada küçük bir park oluşturulmuş ve içinde Yunusköy girişine bir de Mescit yapılmış. Sonra kamelyaya geçiyorum.
Manzaraya karşı ayaklarımı uzatıyorum.'' Artık tamam, yola devam '' diyene kadar bu şekilde dinleniyorum. Saat 11.30 civarına geliyor.
Dinlenme sırasında bir Jandarma ekibi de çeşmeye gelip, kısa mola veriyorlar. '' Güneybucağı'na ne zaman ulaşırım '' diyorum. '' Çok mola vermeden yürürseniz akşamüstüne varırsınız '' diyorlar. Gelen ekip de Güneybucağı Karakolu'ndan bir görev için buralara gelmişler. '' Bizimle gelin, sizi götürelim, biz de oraya gidiyoruz '' diyorlar. Teşekkür ediyorum. '' Yürüyüşümün son ve güzel bölümlerinden birisi de bu etap. Ben yürümeye devam edeyim '' diyorum.


Yürüdüğüm bu alandaki bioçeşitlilik; bir yandan, en alçak ve en yüksek nokta arasında 3000 metreleri bulan rakım, diğer yandan ise küçük alan içinde görülen iklim farklılıklarının bir sonucu. 


Çoruh Havzası'nın çok sayıdaki vadisi içinde ender bitki ve hayvan türleri bulunuyor. Bu bölgede, aralarında nadir bulunan; Orkide, süsen (iris) ve sardunya (pelargonium) türleri dahil, 100' den fazla endemik ya da başka bölgelerde az görülen türün olduğu tahmin edilmekte.


Çoruh Vadisi, Kafkasya Bölgesi ile Anadolu arasında süzülerek göç eden yırtıcı kuşlar ile diğer göçmen kuşlar için çok önemli bir otoyol vazifesi görüyor.


Ayrıca bölgede, sadece bu yöreye özgü olan ya da nadir görülen birçok kuş türü yer alıyor. Bu güne kadar yapılan çalışmalarda Çoruh Vadisi'nde 188 tür saptanmış. Bunların 81'i vadiye özgü tür iken, vadide üreyen ve daha sonra güneye doğru yoluna devam eden 55 göçmen tür, burada üremeden, vadiyi sadece geçiş için kullanan 52 tür bulunmuş. 

'' ... Dünya değişiyor dostlarım. Günün birinde gökyüzünde, güz mevsiminde artık esmer lekeler göremeyeceksiniz. Günün birinde yol kenarında, toprak anamızın koyu yeşil saçlarını da göremeyeceksiniz. Bizim için değil ama, çocuklar, sizin için kötü olacak. Biz kuşları ve yeşillikleri çok gördük. Sizin için kötü olacak. Benden hikayesi. '' (Sait Faik Abasıyanık'ın '' Son Kuşlar '' adlı hikayesinden) sözleri bu yolda ne kadar da anlamlı geliyor...

Uzun ince yol devam ediyor.

Cibali Köyü'ne gelmek üzereyim. Önce köyün mezarlığının yanından geçtim.


Cibali, Erzurum'un İspir ilçesine bağlı bir köy. Cibali'nin adı, Arapça '' Cebel '' adından geliyor. Arapça cebel, ''dağ'' anlamına gelmekte. Yerleşimin etrafı dağlarla çevrili olduğundan Cibali adını almış... Osmanlı kaynaklarında yerleşimden günümüzdeki adıyla bahsedilmiş.

Cibali Köyü'nün çıkışında ağaçların, uzun dal parçaları ile çevrelendiğini gördüm. Neden yapıldığını ? merak ettim. Ama soracak bir köylüye rastlamadım.


Göçmen kuşların önemli geçiş noktasında yer alan ''Leylekköy'' adını da bu göçmen kuşlarının en önemlilerinden biri olan Beyaz Leylek (Ciconia)' den almış. Ancak ben yol çevresinde Beyaz Leylekleri göremedim... Ayrıca köy havzasında Leylek'ten başka, Alaca Sinekkapan, Dağ Horozu, Kafkas çıvgını, Alamecek, Sürmeli dağ bülbülü, Duvar tırmaşık kuşu, Ürkeklik, Kara iskete, Sakallı akbaba ve Kızıl akbaba gibi nadir ya da bölgeye özgü kuş türleri de Leylekköy ve çevresinde gözlenebilmekte.


Uzun bir yürüyüşten sonra '' Değirmendere Köyü '' köyü girişine de ulaştım.
Bu rotadaki en güzel köylerden birinin önündeyim diye düşünüyorum. Girişinde buz gibi su akan çeşmesi yanında oturuyorum. Köyü ve arkasını yasladığı karlı dağları izleyerek dinleniyorum.


Leylek Boğazı'nda, Çoruh Nehri dik kenarlı ve dar tabanlı boğaz vadi oluşturmuş. Ardımda bıraktığım yolu izledim.

Biraz daha dinlendikten sonra yola çıkıyorum. Az sonra, çok fazla arı kovanının bulunduğu bir yere geldim.

2019 yılında Bandırma - Erdek arasında bulunan Kapıdağ Yarımadası'nda yaptığım kamplı yürüyüş sırasında böyle arı kovanlarına rastladım. Çok yakınlarında değildim. Kovanları görüntülemek istedim. O sırada arıların saldırısına uğradım. Nasıl kaçıp uzaklaşmaya çalıştığım burada gözlerimin önüne geldi. Kaçmama rağmen sağ göz kapağımın altından arı tarafından sokulmuş ve sonrasında soğuk uygulasam da gözümün etrafı şişerek kapanmıştı. Bir hafta öyle geçti. Bu tecrübeden olsa gerek; arıcıya uzaktan selam verip, hızlıca görüntü alıp yoluma devam ettim.
Çeşitli tesirler altında kalarak aşınan, parçalanan Çoruh havzasının yüzey şekilleri bakımından en dikkati çeken özelliği; dağlık olması ve bu dağların akarsu çığırları boyunca aşınarak, dar ve derin boğaz vadilerinin oluşması olarak söylenebilir.
Leylek Boğazı yürüyüşüm, 1 saatlik yürüyüş sonrası İspir - Pazaryolu - Erzurum anayoluna çıkışım ile bitti. '' İleri de, Şeref Abi'nin bahsettiği zamanlarda mutlaka yine buralarda olacağım '' diye kendime söz veriyorum.
'' Bir yer hiçbir zaman yalnızca '' o '' yer değildir. O yer biraz da bizizdir. Bir şekilde, bilmeden, onu içimizde taşımışızdır ve bir gün, tesadüfen oraya geliriz. Doğru ya da yanlış günde geliriz, duruma göre değişir ama bu o yerin sorumluluğunda değildir, bizden kaynaklanır. ''  (Antonio Tabucchi)
 
Artık anayoldayım ve araç trafiği artıyor. Gün sonuna kadar '' Güneybucağı '' na ulaşmam ve Seyyah Ömer'in Erzurum fidanını sulamam gerekiyor. Hava sıcaklığı da artıyor.
Dünyanın en hızlı akan nehirlerinden birisi olan Çoruh Nehri'nde su sporları, özellikle rafting için çok uygun alanlar var.
Yarım saat sonra İspir - Erzurum'a bağlı '' Avcı Köyü '' nün dikkat çekici giriş kapısı önüne geldim. Rakım 2169 metre.


Bir süre sonra listemde olan '' Avcı Alabalık Tesisleri '' nin önüne geldim. '' Burada öğle yemeği molası verip kendimi ödüllendirmeliyim '' diyorum...

Tesis sahibi tereyağı ile alabalıkları kızartırken, sohbet edip izliyorum.


Suyun verdiği serinliğin hissedildiği bu çok güzel ortamda lezzet dolu anlar yaşıyorum.

Bu mütevazi tesisin içinden, nehri ve çevresini seyrettim.



Aldığım enerji ile, Avcı Alabalık Tesisleri'nden ayrıldım ve Güneybucağı'na doğru yürümeye devam ettim.

2 saat süren bir yürüyüş sonrasında Güneybucağı girişine ulaştım.

Sırt çantamı köyün hemen girişinde, kapı önünde gördüğüm ev sahibi Teyze ile konuşarak, emanet ettim. '' Evladım, açsan yemek hazırlayayım '' dedi. Bu candan davetler buralarda çok olağan...'' Teşekkür ederim, köyde önemli bir işim var, sağ olun '' dedim. 



Köyün merkezinde caminin hemen karşısında, oluşturdukları sosyal alana girdim.


Seyyah Ömer 10.5 ay önce uğradığı bu köyde, Erzurum fidanını dikmişti. Fidanının altını temizliyorum ve su veriyorum.
Bu köyde 16 yıl önce askerliğini yapmış.


Öğlenden önce Yunusköy çıkışında mola verdiğim '' Maden Suyu Çeşmesi '' nde tanıştığım Jandarma ekibinin de bulunduğu karakol burada. Akşama doğru burada olacağımı söylemişlerdi... Tahminleri doğru çıktı.


Tekrar köy girişine geldim. Çantamı aldım. Zeyrek'e doğru yürümeye başlayacağım sırada yola çıkan Jandarma ekibi seslendi. Nereye gittiğimi sordular. '' Biz de o yöne gidiyoruz. Yerimiz var. Bırakabiliriz. '' dediler. Bu defa ekibi kırmadım. '' Tamam '' dedim. Kısa süren yol sırasında Bayburt'tan Zeyrek Köyü'ne kadar olan yürüyüşümü konuştuk. Hayret ettiler, ilgiyle dinlediler. Beş dakikalık araç yolculuğu sonunda Zeyrek Köyü ilk girişi önündeki Mescit önünde beni bıraktılar, yollarına devam ettiler.

Burada da kısa süre dinlendim. Çok güzel bir Mescit de var.
Yürüyüşümü; Zeyrek Köyü'nün hemen karşısında, İspir - Pazaryolu - Erzurum karayolunun sağında bulunan '' Cankurtaran Tesisleri '' nde tamamlamayı planlamıştım. Toparlandım ve kalan 1 km yolu yürüyerek tesise geldim. Karşıda Zeyrek Köyü görülüyor.

Küçük bir tesis ve hareketli değil. Tesisin yakınındaki Mescit'in balkonunda  2 gün önce Masat Köyü'nde, Bakkal Sedat'tan aldığım malzemelerle nihayet Menemen yaptım. Akşam yemeğimi yedim.
Üç gün süren, uzun ve harika bir yolu tamamlamış olmanın verdiği mutlulukla, bu güzel ortamda çok güzel bir yemek molası oldu.
Yolun matematiğini de yapmak gerek...
Madenbucağı Kavşağına kadar Yavuz'un küçük aracı ile otostop :  3 km
Güneybucağı - Zeyrek arası Jandarma ekibi otostop :  10 km
Toplam otostop :  13 km

3 günde yürünen yol : 116 - 13 =  103 km

Erzurum'a buradan 90 km var. Tesis sahibine Erzurum'a nasıl gidebileceğimi sordum. Bu saatte İspir yönünden Erzurum'a tarifeli bir otobüs ya da dolmuş geçmediğini söyledi. '' Yola çıkıp araçlara işaret edin, biri kısa süre sonra mutlaka durur '' dedi. Öyle de yapıyorum. Otostop alışkanlık yapacak... Dördüncü denememde bir araç duruyor. Diyarbakır'dan Rize'ye giden iki memurun aracı ile havanın kararmaya başladığı anlarda Erzurum'a geliyorum. Yakutiye Medresesi önünde araçtan iniyorum. Bu iki yol dostuna teşekkür ediyorum.