Dünya'da en çok fotoğraflanan beş görüntüden birine olan yolcuğumuzun hikayesi olacak yazıya bu ünlü görüntü ile başlıyorum.
Göllere ve göllere bitişik yerlere ilgim çok fazla.
Bu defa o göllerin en güzellerinden birisine doğru gidiyoruz.
''Avusturya'nın İncisi'' olarak adlandırılan Hallstatt, UNESCO Dünya Mirasları Listesi'nde yer alıyor.
Viyana'ya ilk geldiğimiz günün akşamında ''Wien Hautbahnhof'' a (Viyana Merkez Tren Garı) giderek Hallstatt tren biletlerimizi aldık.
İlk gün yaptığımız yoğun ve anılarda kalacak programdan sonra otele gece yarısı dönmüştük.
Az bir uyku ile 04.00 da uyandık.
Tren bileti ve detay programda görüleceği üzere Viyana Merkez Garı'ndan hareket saat 05.55 de.
Otel resepsiyonun davet ettiği taksi ile 15 dk da Wien Hautbahnhof'a geldik.Merkez Gar çok büyük.
Avusturya'da raylı sistemler çok gelişmiş.Avrupa'nın en yaygın ve konforlu ulaşımlarından birine sahipler.
Kahvaltı için 05.00 da açılan Ströck'e gittik.
Tereyağlı-Çikolatalı Kruvasan Mozorella'lı dilim ve Avusturya kahveleri ile kahvaltımızı yaptık.
Hallstatt'a aktarmalı gideceğiz.
İlk olarak 05.55'de Railjet (hızlı tren) ile 2 saat 3 dakika bir yolculukla ''Attnang-Puchheim Bahnhof'' istasyonunda Railjet'den ineceğiz.13 dakikalık bir bekleme ile saat 08.11' de Dağ treni (Regional Express) ile Hallstatt'a devam edeceğiz.Hallstat'a 09.24'de ulaşacağız.
Dikkat etmişsinizdir.Dakika dakika yazdım...
Çünkü dakika hassasiyetinde sistem işliyor.Siz yeter ki istasyonlara geç gelmeyin..
Railjet'de konfor seçiminizi; economy, first ve business class olmak üzerinde üç tipte yapabilirsiniz.
Bizim seçimimiz olan economy sınıfının görüntüleri.......
Business seçimi yaparsanız....
Railjet'in cafe'si (....yemekli vagonu)
230 km hızla giden sessiz,ultra konforlu,ultra temiz bir tren ile ormanları,gölleri ve ovaları aşarak tam zamanında Attnang-Puchheim Bahnhof istasyonuna geldik.Burası çok şirin bir Avusturya kasabası..
Attnang-Puchheim-Bahnhof istasyonunda kısa bir beklemeden sonra gelen Regional Express (Dağ Tren'i) ile Hallstatt'a yolculuğumuz başladı.
Çok güzel ve bakımlı kasabalardan,her bir yerinde tarım yapılan ovalarından,tertemiz nehirlerden,kanyonlardan geçerek ve bu tarihi kasaba ve köylerin istasyonlarında durarak,yaşama tanık olarak ilerliyoruz.Renklerle,güzelliklerle ve huzurla dolu bir yolculuk oluyor..Hallstatt; Yukarı Avusturya'da Salzkammergut Göller Bölgesi'nde Salzburg ve Graz şehirlerinin ortasında bulunuyor.Salzkammergut Göller Bölgesi'nde birbirinden güzel 70 göl varmış.
Benim için ''En Güzel Tren Yolculuğum'' diye tanımladığım bu rüya yolculuk küçük bir istasyonda duran tren ile farklı süprizlerin kapısını da açtı.
Burası Hallstatt'ın istasyonu..
Trenden çok sayıda Çinli ve Japon turist de indi.
Buradan yaklaşık 50 metre yürüyerek göl kenarına geliyoruz.
Hallstatt gölün karşısında.Tekne ile karşı kıyıya geçeceğiz ve Hallstatt'a ayak basacağız.
Tekne ücreti, gidiş-dönüş kişi başı 5 Euro.Gidiş-dönüş biletlerimizi aldık.
Teknenin Hallstatt'a gidiş ve dönüşleri tren saatlerine göre belirlenmiş.
Tekne ile Hallstatt iskelesine yolculuk 10 dk sürüyor.Bu sürede etrafımıza bakıp muhteşem güzelliğin tadını çıkardık..
Hallstatt iskelede tekneden indik.Saat 10.00.
Dönüş tekne saatimiz 18.15 de.8 saatte yapmayı planladığımız çok şey var Hallstatt'da.
''Salz Welten Hallein'' yani Hallstatt Tuz Madeni gezisi planımızda ilk sırada.
Tuz dağının içine doğru zamanda büyüleyici bir yolculuk ile gezimize bağlayacağız.
Bu aktiviteden sonra, Hallstatt içinde kaybolacağız tekne ile dönüş saatimize kadar.
İskeleden kasabanın göl kenarından ilerleyerek tuz madeninin girişine çıkacağımız finiküler'in vadi istasyonuna geldik.
Burada ziyaretçi merkezi de var.Güzel ziyaretçi fuayesinde bu yeraltı dünyasının ilk fotoğrafları ile ''geçmişe açılan bir pencere'' ile karşılaşıyoruz.
Ayrıca Salzwelten-Shop'ta çok çeşitli tuz ürünleri var.Burayı gezmeyi dönüşe bırakıyoruz..
Finiküler ile çıkış-iniş ile tuz madeni gezisi ücreti 30 Euro.
Finiküler ile çıkış yerine, yürüyerek çıkmayı tercih ederseniz 45 dk sürecek çok güzel bir çıkış rotası varmış.
Finiküler'e bindik.Yükselmeye başlıyoruz..Panoromik tavan ve pencerelerden yükseldikçe gördüğümüz Dachstein Alpleri ve Hallstatt manzarası tarifi mümkün olmayan güzelliklere yelken açtığımızı bir kez daha gösteriyor bize..
Finiküler yolculuğumuz 5 dk sürdü.860 metre deyiz.
Hallstatt Tuz madeni işletmesine ulaşmak için orman içindeki yürüyüş yolundan 15 dk lık eğimli bir yoldan yürümeye devam ettik.
Ama ne yol..Bakarmısınız..!!
Sol alttaki görüntüde, finikülerden inişten sonraki rotayı ve yazının ilerleyen bölümlerinde yazacağım buradaki muhteşem yerleri gösteren bir pano bilgilendiriyor bizleri.
Bu yürüyüş etabında her bölümün bir hikayesi var.Tanıtım merkezinden 2.5 Euro'ya temin edceğiniz sesli klavuz ile (audio guide) detay bilgi alarak gezmek mümkün.
İşletme ana binası olduğunu tahmin ettiğim bu binanın giriş kapısından girdiğimizde büyük bir salon ile karşılaşıyoruz.
Yeraltı turu 70 dk sürüyor.Her bir tura katılan kişi sayısı 54 kişi ile sınırlandırılıyor.
Ve tabi ki, madenci kıyafeti giymeden madene girmek olmaz.Bedenlerimize uygun verilen kıyafetleri giyinme odasında giyiyoruz.
Binanın alt katında işaretçiler..eşliğinde gezerek üst kata çıkıyoruz.Her kat,oda ve koridorlar bir müze gibi dizayn edilmiş..
Ana binanın çıkışında özel madenci kıyafetli madenin rehberlerinde Sophia ile ilk tanışma ve Sophia'nın ilk bilgilendirme anlarından sonra madenin girişine doğru yürümeye başladık.
MÖ. 400'lü yılların başında burada Keltler'in yaşamsal beyaz altın tuzu elde etmek için yer altında zor ve tehlikeli çalışmalar yaptıklarını öğreniyoruz.
Tuz Madeni Rehberi Sophia'nın ardından Mistik Tuz Dünyasına yolculuğumuz başlıyor..
Hallein tuz madeni, tüm yıl boyunca 10 derece sıcaklığa sahip.Hava ve mevsime bakılmaksızın, her zaman dağın içi serin.Daima sıcak tutacak giysiler ve sağlam ayakkabılar giymek iyi olur.
Dünyanın en eski tuz madeni olan, Hallein tuz madeninde 1989 yılında üretim durdurulmuş.Ebensee'deki büyük tuz madeni açılmış.Hallstatt'a dağ treni ile gelirken Ebensee'deki bu büyük fabrikayı gördük..
Hallein tuz madeni 1994 yılında ziyaretçi rotasının açılması ve yer üstü tesisleri ile çok fazla sayıda ziyaretçinin uğrak yeri olmuş.
Işıklı görseller,animasyonlar ile tuz madeni hakkında çeşitli istasyonlarla bilgilendirildik.
Hallein Tuz Madeni'nin 65 km'lik yürüyüş yolu var.Bunun 13 km'sinde yürüyüş uygun imiş.Bizim katıldığımız turda 3 km'lik bir yürüyüş yapıldı ve yerin 64 metre altında imişiz.
Madenin içinde iki farklı yerde aşağı inişlerde ''Madenci Tahta Kaydırakları'' var.Bu kaydırakların uzunluğu 64 metre civarında.
Kaymak istemeyenler için kaydırağın yanlarında merdiven yapılmış.
Farklı bölümlerde bir değil iki defa bu heyecanı yaşadık..
Hızınız ölçülüyor ve kaydırağın orta bölümünde fotoğraflanıyorsunuz.Bu fotoğrafları tur bitiminde alabilirsiniz.
Kaydırağın başları...İnişe başlamadan önce bir görüntü...
(Bu hızda kayarken kendimi görüntüleyemedim ama rehberden kayanların heyecanını gösteren bir görüntü ekledim.)
Ama bu heyecanı kesinlikle yaşamak gerek..
1734 yılında bir Prehistorik madenci cesedi iyi korunmuş olarak bulunmuş.Bu durumun tuz madeni olmasında etkisi büyükmüş.Bir maden kazasında öldüğü tahmin edilen ünlü ''Tuz Adam'' ile ilgili her şey bugün biliniyormuş.
Viyana Doğa Tarihi Müzesi Bilim Adamları, tarih öncesi Hallstatter'in gömü yeri ve madenleri keşfetmek için geliyorlar.Zengin mezar eşyaları ile tarih öncesi yapılan büyük bir ahşap çalışma merdiveni bulunmuş.
Tuz Madeni'nin Alpler'de Hallstatt'da oluşumu oluşturulan görsel ortamlarda süpriz şekillerde anlatıldı.
Kelt Köyü ve Kelt Müzesi Hallein'i zaman darlığımızdan ziyaret edemedik.Artık başka bir zamanda..
Bu gezinin nasıl geçtiğini anlayamadık.Çıkışta bizi son bir süpriz bekliyordu.''Barbara'' adlı Avusturya'nın ilk elektrikli maden lokomotifi ile heyecanlı çıkış yolculuğu başlıyor...
Yerlerimizi aldık ve dar bir galeriden emniyetle ama hızlı bir şekilde ilerlemeye başladık.
Ve dışarıdayız.Tarihi maden lokomotifinin vagonlarını görmektesiniz..
Çıkışta küçük şişelerde verdikleri tuz hediyeleriyle de gönülleri fethediyorlar.
Tuz Madeni'nin çıkışından sonra geldiğimiz güzel yoldan aşağıya inmeye başladık.
'Rudolfsturm Kulesi' görünüyor.800 yıllık bir tarihi olan bu eski savunma kulesi 13.yüzyılda tuz madenini korumak için inşa edilmiş.
Günümüzde Rudolfsturm; güneşlenme teraslı bir restoran ve Hallstatt Skywalk Platformu'na sahip.
Öğlen saatlerindeyiz.Bir şeyler yemek için Rudolfsturm Restoran ve muhteşem manzaralara açılan terası çok iyi bir tercih olur..
Öyle de yaptık.
Kremalı sarmısak çorbasına bayıldık..Her yerde bu lezzeti arıyoruz ama hala bulamadık..
Rudolfsturm Kulesi ve terasının hemen alt bölümünde ''Welterbeblick'' görüntüleme platformu yani ünlü Sky Walk var.
World Heritage View (Dünya Miras Görüşü) olması burasının verdiği huzuru tam olarak anlatıyor.
Welterbeblick görüntüleme platformu 2013 yılında açılmış.O zamandan beri dünyanın her köşesinden gelen ziyaretçiler için bir çekim noktası olmuş.
Hallstatt kasabasının 360 metre yukarısındaki heyecan verici izleme platformunun,konik ucuna doğru 12 metre yürüdüğünüzde ve ellerinizi korkuluk üzerine koyduğunuzda ve önünüzde-altınızda ortaya çıkan romantik güzelliğe baktığınızda adeta Cennet ve Dünya arasındaki köprüdeymiş gibi hissediyorsunuz.
Hallstatt'a inme zamanı artık.Yapılacak ve görülecek çok şey var.
Finiküler ile bu defa aşağıya iniyoruz.
Finikülerle vadi istasyonuna geldik.Burada Salzwelten Shop'ta çok çeşitli hediyelik eşyalar ve tuz ürünleri ile ilgili bir çok ürün var.
Tuzdan elde edilen zenginlik ile Hallstatt Bölgesi,Salzburg binaları ve ihtişamı oluşmuş yıllar yılı..
Doğal tuz,balık tuzu,bitkisel tuz,salata tuzu,pizza tuzu ve sarmısaklı şili tuzu bu çeşitlerden bazıları.Bizde bu çeşitlerden satın aldık.Bu lezzetlerle Hallstatt'ı hatırlıyoruz.
Hallstatt'ı gezmenin en iyi yolununda Hallstatt'da kaybolmak olduğunu iyi biliyorum.
Şimdi kaybolma zamanı..Bol görüntü ile neler gördüğümüzü sizlerle yine paylaşmak istiyorum.
Dar sokaklar,üçgen şekilli evlerin ve doğanın tadını çıkararak yürüyoruz..
Evlere sarılmış olan muhteşem çiçekler ve meyve ağaçları gezimize renk katıyor.
Hallstatt nüfusu sadece 1000 kişi civarında
Görkemli kubbesiyle Lutheran Kilisesi..
St.Michael Şapeli bahçesindeki mezarlık.Burada 'Beinhaus' yani Kemik Evi bulunuyor.Hallstatt'da sınırlı sayıda mezar yeri olduğundan ölüler 10-15 yıl sonra mezarlarından çıkarılıp kemikler beyaz olsun diye güneşte bekletildikten sonra burada sergilenir olmuş.Bu uygulama 1970'lere kadar sürmüş..
Şapelin geniş terasından Hallstatt'ı izlemek bir ayrıcalık gibi..
Sokaklarda kaybolma sırasında çok bakılacak ve anı yaşayacak yer var..
Hallstatt görüntülerinde büyük kubbesiyle dikkat çeken Lutheran Church (Lutheren Kilisesi)..Feribot iskelesinin hemen yakınındaki kilise.
'Market Square' Bölgesi yani Hallstatt'ın şirin meydanı etrafında; rengarenk binaları,cafeleri,hediyelik eşya satan yerleri ve birkaç otel ile bir başka çekim noktası gibi.
Meydanın tarihi 14.yy kadar gidiyor.
Meydanda, Holy Trinity (Baba, Oğul, Kutsal Ruh) Sütunu görülüyor.
Hallstatt tarih müzesi ve arka plandaki şelaleye dikkat eder misiniz..
Hallstatt'ın merkezindeki bu müzede; Hallstatt'ın tarihsel gelişimi anlatılıyor.İçerisinde; Bronz Çağ'dan kalma savaş aletleri,ev eşyaları,eski tip kıyafetler,tıbbi malzemeler gibi bir çok tarihsel obje görülebilir.
Gölde; feribot ile tur yapılıyor.Gondollar ve tekneler de gezi için diğer alternatifler.Bu teknelerin hepsi elektrikli.Gölün temizliği çevre bilincinin nerelerde olduğunu zaten gösteriyor..
Birşeyler içmek ve küçük şeyler atıştırmak için 'Gasthof Simony'i tercih ettik.Meydanın tam köşesinde bulunan kırmızı renkli bina Gasthof Simony hem otel hem de restoran-cafe..
Aralıktan geçince göle açılan geniş bahçe bölümüne çıktık.
Bir daha Hallstatt'a geldiğimizde lezzetlerini deneyeceğimiz bir restoran-cafe burası.
Hallstatt'a özgü 'Das Bier' birasını burada tattık.İçimi çok iyi,yumuşak,alkol düzeyi %5.
Tavsiyemdir.
İskelenin çıkışında solda Karmez Büfe var.Evet, sahipleri Türk olan bir dönerci..
Tavuk çeşitlerinde favori bir mekan,önünde her zaman kuyruk var.
Görüntüler Gasthof Simony restoran-cafe'nin bahçesinden..
Bu müthiş Hallstatt gününün sonunda tekne saatimiz yaklaşıyor.İskeleye doğru yürüdük..
Dikkatimizi çeken çok sayıda Çin'li turist olması.Hallstatt'ı öylesine seviyorlarmış ki; Çin'de Hallstatt'ın birebir kopyasını 950 milyon USD maliyetle inşa etmişler.Ama orjinalininden vazgeçemedikleri fazlasıyla belli oluyor.
Ardımızda çarşaf gibi bir gölü,dar sokaklı rengarenk doğa ile bütünleşmiş evlerini,Dachstein Alpleri'nin görkemli zirvelerini ve göle düşen silüetlerini,renk tonlarını ardımızda bırakarak küçük istasyona doğru yola çıktık.
Planlayıp yapamadığımız çok şey kaldı..
Kışın ya da değişik mevsimlerde Hallstatt'ta konaklamak,huzuru daha fazla hissetmek için aramızda sözleştik..
Bizi dönüşte de aynı güzel rota ve trenler bekliyor.
Tren istasyona geldikten 10 dk sonra yine tam zamanında geldi.İstikamet Viyana..
Üstadım harika bir gezi yapmışsınız. Kutluyorum. Ayrıca bilgilendirme de çok açıklayıcı olmuş, bizimle paylaştığınız için teşekkürler. Dikkatimi çeken bir şey şu: Dönüş için tekneye binmeyi bekleyen çok sayıda insan var. Acaba bu hususta bir zamanlama yapmak gerekiyor mu? Görevliler, "tekne doldu" Sizi bir sonraki tekneye alacağız." diyor mu? Bu da bir risk oluşturuyor mu, karşı istasyonda Viyana trenini kaçırmak gibi? Cevaplarsanız çok sevinirim. Behçet Erengil.
YanıtlaSilİlginize teşekkür ederim. Hallstatt 'a adım attığımızda teknedeki dönüş kalabalığını farkettik. Viyana dönüş treninin hareket saatinden bir saat önceki tekne ile karşıya geçtik. Umarım aynı geziyi sizlerde yaparsınız.
YanıtlaSilGEZENEREN