Aydın'da 2003-2010 yılları arasında işim gereği kaldım.Tarihi,doğası,kültürü,denizi,dağları,lezzetleri,köyleri,efeleri ve insanları ile Aydın'ın özel hem de çok özel bir yeri vardır bende.Yaşanası kenttir güzel Aydın.
2010'da yolumuz ayrıldı Aydın ile.Ancak; Denizli'ye,Isparta'ya,Eğirdir'e,Salda'ya,Antalya'ya,Sandras'a giderken Aydın hep yolumuz üzerinde oldu.Haziran 2018 ayının ortalarında 1 günlüğüne Aydın'daydım.Şehirde yürüdüm.Geride kalan 8 yıl da meydana gelen değişikliklere tanık oldum.Anıları tazeledim,özlem giderdim Aydın ile.
Sizlerle Aydın'a Aydın'ın dışından bakarak yaptığım geziyi paylaşmak isterim.Tabi şehrin içine de gireceğiz.
İlk durak Aytepe...
Sıcak Aydın yazlarında Aydın'ın hemen yanı başında 150 metre üstünde serinlik,huzur ve güzel manzara bölgesi.Aydın'lılar için özel bir mesire alanı.
Aydın'ın Kuzey doğusunda bulunan Aytepe'ye Aydın Merkezden kıvrılarak çıkan bir yoldan yürüyerek ya da araç ile 10 dk bir sürede ya da Teleferik ile de çıkılabiliyor.
Bol çam ağaçlı, Aydın'ın zeytinlerle dolu dağlarına yaslanmış Aytepe..
Buradan gündüz ve gece Aydın manzarası muhteşem olur.
Yaz-kış ahşap mimarili kapalı alanı, manzaralı terasıyla güzel zamanlar geçirebilecek restoran cafe'sinin; lezzetleri, kahvaltısı denemeyi hak edecek kadar iyidir..
Aytepe'de serin bakış ve soluklanmadan sonra daha da yukarılara çıkma zamanı..
Yazı başındaki görüntü Antik Tralleis Kenti'nden.
Aydın'a yüksek bir plato üzerinde bakar da Aydın'a yolu düşen çoğu kişi burayı bilmez.
Kemer Mahallesi'nden 5 km uzaklıktadır, yani çokta yakın..
Tralleis Antik Kenti, Aydın İli'nin kuzeyinde, Kestane Dağı'nın (Mesogis) güney yamacındaki geniş ve yüksek plato üzerinde konumlanmış.
Antik metinlerde Menderes Nehri veya Mesogis Dağı'nın sınır kabul edilmesi kentin bazen Karia, bazen de Lydia Bölgesi içinde gösterilmesine neden olmuş.
Strabon; Tralleis'de yaşayan halkın Anadolu'daki diğer kentler kadar zengin bir halk tarafından iskan edildiğini ve kentte yaşayan bazı kişilerin başka eyaletlerde önemli mevkilere geldiğini söyler.
Latrina yani Genel Tuvalet'e geldim...Genellikle ortasında sütunlarla süslü havuzu olan bu yapılarda yan yana dizilmiş anahtar deliği biçiminde oturma yerleri ve oturma yerlerinin önünde içinden temiz su akan bir kanal bulunmakta.
Antik Dönemlerde Latrina'larda temizlenmek için tuvalet kağıdı yerine, ucu süngerli sopaların kullanıldığı biliniyor.
Tralleis Gymnesium Latrinası , 65 kişilik kapasitesiyle Anadolu'daki Roma İmparatorluk Dönemi Latrinaların en büyüklerinden.
İmparatorluk Salonu'nun büyüklüğü çok etkileyici..
Tralleis Gymnesium (Hamam) Kompleksi de Anadolu'nun en büyüklerinden.
Tralleis verimli toprakları, uygun iklim koşuları ve Mesogis Dağı'nın eteğinde yüksek plato üzerindeki savunmaya uygun konumuyla her dönem önemli bir kent olmuş.
Kent heykeltıraşlık sanatı dışında, mimari alanda da önemli bir merkez olmuş.
Diğer antik kentlerde olduğu gibi, Tralleis kentinin kuruluşu da mitolojik bir kişiyle bağlantılı görülmekte.Buna göre kent, Thrakialı bir kavim olan Traller ve Argoslular tarafından Dor göçleri sonrasında kurulmuş ve ismini de buradan almış.
Tralleis Bizans İmparatorluğu Döneminde Anadolu Patriğine bağlı yönetilmiş.
13.yüzyıl sonunda Türkler tarafından fethedilmiş.15. yüzyılın ilk yarısında ise Osmanlı İmparatorluğu'nun eline geçmiş.
Tralleis Antik Kenti'nin havasını soluduktan ve yine geçmişin penceresinden Aydın'a bakmaya çalışarak Antik Kent'te keyifli zaman geçirdim.
Öğlen saatlerindeyiz..Buradan aynı yoldan devam ederek 14 km bir yol ile daha yukarılara çıkacağım.
Ama bir öğlen yemek molası vermek iyi olacak.
Aydın'lı bir dostuma: Aydın'da iyi bir yer tavsiye etmesini istediğimde burayı tavsiye etmişti.
Şehir Restoran (Rüştü'nün Yeri)... Aydın'lıların lezzet mekanı...
Özellikle döneri,şiş ve et çeşitleri ile çok ünlü..
Ama daha da iyisi Aydın'ın yaprak kabak tatlısı..
Kabak tatlısında sıralamaya girecek derecede iyidir..
Şehir Restoranı (Rüştü'nün Yeri'ni) Lezzet Durakları bölümünde detaylı yazacağım..
Daha önce Aydın'da bulunduğum yıllarda ismini hep duyduğum Gözpınar Köyü.
Kemer Mahallesinden başlayan yoldan, orman ve zeytinlikler içinden geçerek 14 km yukarılarda Gözpınar Köyü...
22 Ağustos 1922 tarihinde Yunan askerleri köyden toplanan 44 erkeği, elleri yağlı urgan ile bağlı vaziyette ''Derviş Yeri'' denilen Köy mezarlığının güneyindeki bu şehitliğe getiriler ve şehit ederler.
Geride kalan kadınlar şehitleri gömüp yalın taşlardan birer ''Şahide'' dikerler.
Gözpınar (Araplı) Köyü Yunan işgalini en acı yaşayan köylerden biri olmuş.Dökülen gözyaşlarından dolayı Araplı olan köyün ismi Gözpınar olarak değiştirilmiş.
Anıtın bulunduğu düzenlenmiş alandan aşağıya yürüdüm.Şehit mezarları burada.Yalın taşlardan mezar taşları...
96 yıl önce yaşanan çok acı olaylar...
Gözpınar Şehitliği'nden Aydın'a bakış..
Gözpınar Şehitliği'nden sonraki durağım Aydın'ın 10 km güneyine..
Çakırbeyli Köyü'ne..
Çakırbeyli Köyü girişindeki Adnan Menderes Çiftliği'nin önündeyim.
Menderes Vadisi'nin güneyine düşen Çakırbeyli Çiftliği, Menderes Nehri kıyısından başlayan ve güney yakasını kapsayan 40.000 dönümlük bir araziye yayılıyormuş bir zamanlar...
1960 ihtilalinden sonra Adnan Menderes'in mallarına el konulması sonucu çiftlik arazisi 2000 dönüme düşmüş.
Doğum yılı olan 1899'dan idam edildiği 17 Eylül 1961'e kadar hayatının önemli bir kısmını geçirmiş çiftlikte.
Çiftliğin yakınındaki yol kavşağında oturan köyün yaşlılarıyla konuşuyorum.Adnan Menderes'in oğlu Aydın Menderes'in 2011 yılında ölümünden sonra çiftliğin müze olması gündeme gelmiş.Ama bu hala gerçekleşmemiş.Bakımsızlıktan çiftliğin günden güne harap hale geldiğini anlattılar.Ancak evi hala yaşadığı dönemdeki gibiymiş,eşyalar aynen korunuyormuş..
Buradan bir başka durağa yöneliyorum.Aydın'da kaldığım yıllarda yine adını duyduğum ama gidemediğim Cincin Köyü ve Cincin Kalesi'ne yola çıkıyorum.Cincin Köyü'de Koçarlı Yolu üzerinde buraya 5 km mesafede..
Aydın İli, Koçarlı İlçesi, Cincin Köyü'nde Cihanoğulları'nın güvenliğini ve çevre üzerindeki ekonomik denetimi sağlamak amacıyla 18.yüzyılda Cin Bey tarafından yaptırılmış Cincin Kalesi..
Osmanlı Devri Ayanlık Dönemi yapısı olan kaleye güneyde kalan ve terasla düz ayak olan köyün ana yolundan giriliyor.
Kale, moloz taş malzeme ile yapılmış.
Kale üzerinde bir de hamam yapısı bulunuyor.
Kalenin ortasında belkide bir zamanların en güzel köy okullarından birisi olduğunu tahmin ettiğim terk edilmiş okulun binaları var.Çocuk sesleri ve bir zamanlar canlılığının aksine artık sessiz ve doğanın içinde kaybolmaya yüz tutmuş gibi..
Oradaki Cami de nedir böyle ? Uzaktan bile çok güzel görünüyor.O halde oraya yürüyelim..
Cincin Köyü'ne Cihanoğlu Ailesi tarafından Abdülaziz Efendi adına 1785 yılında yaptırılan Cami, geleneksel Türk mimarisinde süsleme amacıyla kullanılan bitkisel motifler, geometrik dekor ve kompozisyonları görenleri kendine hayran bırakacak derecede harikulade..
Bir Ege Köyün'de böylesine bir eser görmek beni mutlu etti.Dışı da,içi de çok güzel..
233 yıl önce inşa edilip ibadete açılan Cincin Köyü Camii, Dönemin zanaatkarları tarafından çeşitli tasvirlerle donatılmış.
Manzara resimleri olağanüstü..
Önce bir küçük dost çıktı karşıma..
Sonra da diğerlerini gördüm..
Dalınıp gidilesi teraslarından baktım..
Aydın'ın Haziran sıcağında epeyce düzlerde dolaştım.Yine serinleme zamanı..
Hedef Paşa Yaylası..
Aydın Merkeze 25 km uzaklıkta. Aydın-Nazilli yolunun 5 km'sinden sola ayrılarak çıkılan bir yoldan ulaşılıyor.Zirve 1640 metre rakıma sahip.
Araç ile en azından zirvenin altına kadar çıkmayı denedim ama yol uygun olmadığından zirveye çıkamadım.Çok zamanım olmadığından yürüyerek de devam edemedim.
Başka bir zamanda zirve de olurum artık..
Görüntüler 1440 metredeki Paşayayla'sından..
Hava olağanüstü..Serin..Aşağıya inmek istemeyecek kadar nefis.
Kızılçam, Karaçam ve Ardıç'lardan oluşan bitki örtüsüne sahip.
Osmanlı Dönemi'nde Aydın'a atanan Mutasarrıf (Sancağın en büyük mülki amiri) Paşa'ların yazlarını bu bölgede geçirmeleri üzerine, bölge Paşa Yaylası olarak anılmaya başlamış.
Yayla'da konaklama olarak Aydın Belediyesi'nin işlettiği bir otel bulunmaktaydı.En azından 10 yıl önce en son çıkışıma kadar böyleydi.,
Şimdi yok.Terkedilmiş..Çok iyi değerlendirme imkanları varken..
Bunun dışında özel mülkiyette olan eski yayla evleri ile piknik ve kamp alanları var.
Bu serin dünyada temiz havayı uzun süre içime çekip,aşağıda Aydın şehir gezisi için enerji topladıktan sonra Aydın'a indim.
Aydın Şehri ayrı bir yazının konusu olacak kadar dolu dopdolu bir kent.
Sizi Aydın görüntüleri ile baş başa bırakıyorum
Aydın bu görüntülerde zaten kendini her haliyle anlatıyor...
Aydın'lı yıllarımda yürümekten ve özel mekanlarında zaman geçirmekten keyif aldığımız Aydın'ın ünlü Bulvarı..
Bulvar üzerinde özel bir cafe-restoran.Turistik Park..
Aydın'ın Milli Mücadele Kahramanı Yörük Ali Efe'si..
Yürürken mola vermeyi sevdiğim İsmet Sezgin Parkı..
Daha önceden çok defa önünden geçtiğim Zincirli Han, çok güzel bir resterasyonla daha bir gün yüzüne çıkmış.
Nasuh Paşa Külliyesi'nin bir parçası olan Zincirli Han, günümüze kadar sağlam bir şekilde ulaşmış kapısı üzerindeki kitabesinden de anlaşılacağı üzere, Nasuh Paşa tarafından 1708 tarihinde inşa ettirilmiş.Külliye; Han,hamam,medrese ve küçük bir mescitten oluşmakta.
Ben sadece Han bölümünü gezebildim.
Cincin Köyü'nden sonra yine Cihanoğulları Dönemi eserlerinden biri ile karşılaştım.
Cihanoğlu Külliyesi..
Sabah erken saatlerde başladığım yıllar sonra Aydın ile özlem giderme gününde, bazen sıcaklanarak bazen serinleyerek,bol yürümeli,benim için yeni keşiflerle dolu geziyi akşam saatlerinde bitirdim.
Aydın'a yazımın başında da belirttiğim gibi başka bir bakışla bakmaya çalıştım.
Yolunuz Aydın'a yakın bir yerlerden geçer ise çevre yolundan çıkın ve bu olağanüstü şehirde zaman geçirin derim.
Hoşçakal güzel Aydın..
Harika bir şehirdir güzel Aydinim..Birde insanlarını tanısanız.gitmez kalırsınız..
YanıtlaSilÇok haklısınız. 2003-2010 yılları arasında işim dolayısıyla Aydın'da yaşadım. Benim için Aydın çok özeldir.
Sil