GIM GIM'IN (VARTO) GÜZELLİKLERİNE DOĞRU... (VARTO / MUŞ)
Varto'nun dağlarının sessizliği ürpertici... Bir efsane anlatılır Varto'da. Koğ Tepesi efsanesidir bu. '' Genç delikanlı kralın kızını sever. Kral bunu öğrenir. Ve delikanlıya kızını vereceğini söyler. Ama gence de şart koşar. Koğ Tepesi'nde bulunan kalede, bahar mevsimine kadar kalmasını ister. Eğer delikanlı sağ kalırsa kral kızını verecektir. Delikanlı bunu kabul eder. Aradan zaman geçer. Beyaz kar örtüleri erimeye başlar. Artık mevsim bahardır. Koğ Kalesi'ne gidilir. Delikanlı ölmüştür. Delikanlının geride bıraktığı notta '' Ben ne susuzluktan, ne açlıktan öldüm. Dağların o heybetinden ve rüzgarın sesinden korktum. Korkudan öldüm. '' yazılıdır. İnsanı korkusundan öldüren Koğ Tepesi'nde şimdilerde şenlikler yapılıyor.Varto'nun ulaşılması zor zirvelerinde bulunan, gizli kalmış güzellikler Hamurpet Gölleri'ne çıkışımda ve Küçük Hamurpet Gölü etrafında yaptığım ve 5.5 saat süren tam çevre yürüyüşümde bu ıssızlık, sessizlik ve olağanüstü güzellikler beni çok etkilemişti. Bu defa Büyük Hamurpet Gölü kıyısına ulaşacağım yine çok zorlu bir rota belirledim. Koğ Tepesi efsanesi boşuna söylenmiyor yüzyıllardır bu bölgede. Bu öylesine bir ıssızlık ki; meraklısını tekrar tekrar kendine çekebilir. Önce Muş sonra Varto'ya geldim. Varto-Erzurum yolundan 20 km devam ettim. Ünlüce Köy tabelasından saparak taşlı topraklı ve sürekli yukarılara çıkan yollara girim. Ünlüce Köyü - Mollacelil Köyü üzerinden Ünaldı Köyü'ne ulaştım. Ünaldı Köyü'nün daha yukarılarına tırmanan yoldan 15 dk devam ettikten sonra Büyük Hamurpet Gölü tüm güzelliği ile önüme çıktı... Uzaklardan Süphan Dağı ve Nemrut Dağı görünüyor. Tam da volkanların ortasındayım.
Keşfedilmeyi bekleyen doğal güzellik Varto; güneyden Şerafettin Dağları, doğudan Hanşeref Dağları, kuzeyden ise Bingöl Dağları ile çevrili bir bölgede kurulmuş.
Seçtiğim rotanın bir ünü yok ancak o kadar etkileyici ki: hikayesini yazmaya karar verdim. Ünlüce, Mollacelil, Ünaldı Köylerinin neden bir hikayesi olmasın ? İşte benden hikayesi...
Dere tepe düz geçtim...
Yeşil labirentlerden geçtim.Zamanın ağır aktığı belli olan Mollacelil'in ıssız topraklarını burada oturarak izledim.Arkamda bıraktığım Mollacelil Köyü'nü daha yukarlardan da seyrettim.Rüzgar sesli dağların zirvesinde, çok uzaklardaki Ünaldı Köyü tabelasını görünce durdum. Hamurpet Gölleri'ne ulaşmak için aşılması gereken daha yollar var belli... Ama köyün yukarıların da sarı ok ile işaretlediğim ağaçlık alan dikkat çekiciydi.
Ünaldı Köyü'nün içinden geçtim. Köy'ün sakinlerine selam verdim, selam aldım. Hamurpet Gölleri'ni sordum, '' Şu tepelerin ardında, yaklaştın '' dediler.
Koru, dört bir yana hakim. Hamurpet Gölleri görünürde yoklar. Çıkılması gereken tepeler var daha. Ama bu güzel tepede zaman geçirip, serin esintinin tadını çıkarma ve ağaçların rüzgarda çıkardıkları sesi dinleme zamanı.. Bu tepenin altında aracı bırakıp yürüyerek çıktım. Tepeye çıkan yol araçların çıkışına uygun değil. Korunun bulunduğu tepeye giden yolda beni çok seven çoban köpekleri dostlarım, karşılamalarını yaptıktan sonra bana eşlik ettiler.
Hamurpet Gölleri karşıdaki zirvelerin de ardındalar. Korunun bulunduğu tepe ile karşıdaki sırt hatları arasında çok geniş ve güzel bir dünya var.
Büyük Hamurpet Gölü'nün fazla suyunun aktığı derelerin kolları aşağılara doğru akıyor. Bir ressamın en çok olmak istediği yerlerden birinde olduğumu düşündüm...Varto isminin, Urartular döneminden geldiği düşünülüyor. Part dilinde, '' Vart '' kelimesi '' gül '' anlamına geliyor. İlçe, 1923 yılına kadar '' Gım Gım '' Bölgesi adıyla anılmış. '' Gım Gım '' adıyla anılan bölgeye 1840 yılında Osmanlı İmparatorluğu tarafından ilk defa kaymakam ataması yapılarak ilçe olmuş. 1923 yılında TBMM tarafından bölgeye '' VARTO '' adı verilmiş ve bölge ilçe statüsünü korumuş.
Buradan ayrılmak pek kolay olmadı. İşte not edilecek muazzam bir kamp bölgesi daha..
Büyük Hamurpet Gölü'nün A Bölgesi diye işaretlediğim kıyı bölgesine geldim. 20 Ocak 2022 tarihli blog yazımda, Küçük Hamurpet Gölü çevresinde yaptığım tam çevre yürüyüşünü detaylarıyla yazdım. Bu yürüyüşteki rotam da görünüyor.
Muş'un Varto İlçesi'nin 40 km uzağında 2300 metrelerdeki Büyük Hamurpet ve Küçük Hamurpet Gölleri hafta sonu gezilerinde yanlarında olunamayacak kadar yükseklerde, çok zor bir coğrafyada ve ulaşmak için zorlu yolları geçmek gerekiyor. Dünya var olduğundan bu yana; uzak, ıssız, gizemli ve ulaşılmaz olmayı başarabilmişler. Birbirine bu kadar yakın iki krater gölü. Renkleri ve derinlikleri farklı ancak bir şekilde birlikte. Küçük Hamurpet Gölü 2216 metre rakımda ve 47 metre derinliğe sahip. Bu derinliği nedeniyle suyun rengi kobalt mavisi.
Büyük Hamurpet Gölü, turkuaz renkli suları ile olağanüstü. Gölün her tarafı dik kayalarla çevrili. Kaynak suları ile besleniyor. Kış aylarında donuyor. Su seviyesi tüm yıl boyunca pek değişmiyor. Küçük Hamurpet'in dipten Büyük Hamurpet'e akıntısı var. Küçük Hamurpet kot olarak Büyük Hamurpet'in 50 metre üzerinde. Büyük Hamurpet Gölü, 2153 metre rakımda ve derinliği 21 metre. Göl etrafında bazı yerlerde meşe ve ardıç ağaçları göle kadar iniyor. Hamurpet Gölleri, bir çok kuş türüne ev sahipliği yapan güçlü habitatı, doğa ile buluşturan gizli bir cennet.
Efsane bu ya; vakti zamanında köyde yaşayan bir kadın, iki buğday başağı ile iki çocuğa hamile kalır. Köylü tarafından iftiraya uğrayarak köyden uzaklaştırılır. İki çocuğuyla sefalet içinde yaşayan bu kadın köy ahalisi için, '' yerle bir olasınız, su altında kalasınız '' şeklinde beddua eder. Günün birinde bir ejderha belirerek kadını ve çocukları koruyarak, köyü yerle yeksan eder ve ejderhanın çıktığı yerden gelen suyla dolan köy, tamamen sular altında kalır... Bazı dönemlerde gölde oluşan kasırga ve rüzgarlı havalarda dev bir yılanın belirdiği köylüler tarafından iddia ediliyor.
Uydu görüntüsünde bağdaş kurmuş ya da secde etmiş halde bir kadın figürü gibi göründüğü iddia edilen gölün bu kısmında ise, kadın şekline benzetilen görüntüye yaklaşan, suya doğru hareket eden bir yılan görüntüsü olduğu zihinlerde canlandırılıyor ve iddia ediliyor.
Aynı zamanda Aleviler için kutsal olan '' Hızır'ın Kır Atı '' nın görüldüğü yer olarak adlandırılan göl civarında, Hızır aylarında Hızır (as.)'ın kır atının görüldüğü belirtiliyor ve iddia ediliyor. Civar köylerde bir küskünlük ya da kırgınlık olduğu zamanlarda göldeki suların çekildiği de iddialar arasında. Hititlerden kalan Fırtına Tanrısı Tapınağındaki; kutsal anne, hamri suyu, iki yılan, hamur ve iki çocuk anlamındaki '' Hamri Bitu '' yazılımından Hamurpet ismine dönüştüğü şeklinde ifadeler var.Urartu dönemine ait Kayalıdere, İskender ve Köm Kaleleri ile Karaköy Mağaraları'nın kattığı tarihsel zenginliğin yanında, içme suyu kaynakları ve bir çok canlı türünü barındıran Büyük ve Küçük Hamurpet Gölleri, yüksek dağların arasında doğal yapısı ile kendine hayran bırakıyor. Kışın tamamen donan göl üzerinde 30-50 cm aralığında, bir buz tabakası oluşuyor. Üzerinde yürünebilir hale gelen bu tabakayı kesen Muş'lu balıkçılar, balık avcılığı ile geçimlerini sağlıyorlar. Gölde ayrıca bol miktarda kerevit bulunuyor. Yabani kaz, ördek, turna ve kunduz da var.
Ne zaman bir göl görmeyeyim hemen tüm çevresinde yürüme ve keşfetme isteği artar. Ancak, Büyük Hamurpet Gölü, kısa zamanda yürünebilecek bir göl değil. Sadece bu bölgenin kıyılarında yürüyüşler yaptım. Dış dünyaya tamamen kapalı durumdayım. Telefon hattı yok, internet çoktan yok. Elimdeki haritalardan bölgeyi inceledim, Küçük Hamurpet'in nerede olduğu tahmin ettim. Bir muhteşem kamp bölgesi daha...
Aynı yollardan, inmek istemezcesine yavaş, sık duruş ve bakış molalarıyla Varto İlçe merkezine doğru devam ettim.
Varto, 1650 metre rakımda bulunuyor. Ova benzeri bir düzlük üzerinde kurulan ilçe, Bingöl Dağları'nın eteklerinde. Yemyeşil vadilere sahip ve dağları oldukça görkemli. Yazları kurak ve sıcak, kışları ise soğuk ve yoğun kar yağışlı olarak geçiyor. Köklü tarihsel birikimi ve zengin kültürel motifleriyle farklı inanç ve etniklere ev sahipliği yapan Varto, coğrafyasının önemli medeniyet duraklarından biri ve köklü bir miras üzerinde kurulu.
Varto, tarih boyunca yalnızca yabancı medeniyetlere değil; Selçuklular, Karakoyunlular ve Akkoyunlular gibi medeniyetlere de ev sahipliği yapmış. Roma ve Bizans İmparatorluğu gibi büyük imparatorlukların yanı sıra; Persler, Partlar ve Medler de ev sahipliği yaptığı medeniyetlerin bazıları.1071 yılındaki Malazgirt Savaşı ile Selçuklu hakimiyetine giren Varto, uzun bir süre Selçukluların hakimiyetinde kalmış. İlçe de Selçuklu dönemine ait çok sayıda eser bulunuyor. Varto, 1514 yılında Osmanlı İmparatorluğunun hakimiyetine girmiş ve Çaldıran Savaşı'nın hediyesi olarak alınmış.
İlçe; siyasetten dine, ekonomiden göçe çok konuda kendine özgü bir kimlik oluşturmuş. Doğal güzellikleri, folkloru ve insan halleriyle Varto, dikkat çekici bir bölge. Bulanık, Hınıs, Tekman, Solhan ve Karlıova'ya komşuluk ediyor.7 Mart 1966 da 5.6 Ms büyüklüğünde bir deprem olmuş ve bu depremde 14 kişi ölmüş. 19 Ağustos 1966 tarihinde Varto'da '' Varto Depremi '' olarak kayıtlara geçen ve büyüklüğü 6.9 Ms olan deprem sonucunda 2394 kişi ölmüş. Bu deprem Varto merkezindeki ve köylerindeki tüm yapıları mahvetmiş. Varto'da cesetler kokmaya başlamış. Kolera tehlikesine karşı tedbirler alınmaya çalışılmış. Halk akın akın göç etmeye başlamış.. (Varto depremi sonrası acının ve ayakta kalmaya çalışmanın görüntülerinden biri..)
Varto denilince ilk akla gelen, yakın geçmişteki büyük deprem ve bunun yıkıcı sonuçları. Ama Varto, aynı zamanda Avrupa ülkelerindeki bir çok işçimizin ve ailelerinin de memleketi olarak öne çıkıyor. Bu insanların Varto'da yaptırdıkları güzel evler dikkati çekiyor. Tam bir modern şehir havası hakim.
Tavsiyeler ve yorumlar üzerine '' Aydın Lahmacun '' a geldim. Taş fırında, odun ateşinde enfes pideler ve lahmacunun yanında et ürünlerin de ün yapmışlar. Seçenek çok. Kuşbaşılı kaşarlı pide tercih ediyorum.
Fırının başında ustalarla konuştum, hazırlıklarını izledim. Porsiyonlar büyük ve doyurucu. Lahmacun istediğinizde, porsiyonda 3 tane geliyor.
Oldukça yoğun çalışıyorlar. Evlerine paket yaptırmak için gelenleri gördüm. Eskiden mahallelerimizde olan bizim pidecimiz, bizim esnafımız havasını aldım Aydın Lahmacun'da. Çok iyi deneyim oldu.
Tavsiye edilen diğer mekan ise Pazar günü olduğu için kapalıydı.
Varto İlçe merkezinde dolaştım. Öncelikle belirtmek isterim : Varto topraklarında; samimiyet, hoşgörü, misafirperverlik, güzel insanlar ve olağanüstü bir doğa gördüm.
Yöre insanı daha çok hayvancılıkla geçiniyor. Yoğun olarak gezginci arıcılık yapılıyor. Varto'ya yolunuz düşerse buradan mutlaka kaşar peyniri satın alın. Muhteşem bir lezzet. İlçe merkezinde, kaşar peyniri mandırası var. İyi bal da bulunup alınabilir.
Geçmişten günümüze medeniyetlerin beşiği olan Doğu Anadolu, karlı zirvelerindeki yaylaları, termal kaynakları ve toprağından fışkıran tarihiyle tatilcilerin mutlaka keşfetmeleri gereken bir coğrafya.. Gün batıyor artık. Uzun bir dönüş yolu beni bekliyor. Varto'ya veda ediyorum. Yolda birbirinden güzel köylerden geçiyorum.
Varto, tarihi ve kültürel zenginliklerinin yanı sıra doğal güzellikleri ile de ön plana çıkıyor. Yemyeşil doğası, tertemiz havasıyla her mevsim ayrı güzelliğe bürünüyor. Doğadaki yaşam zenginliği seyirlik görüntüler oluşturuyor. Yaz mevsiminin gelmesiyle farklı bir güzelliğe bürünen yaylalar, rengarenk açan çiçekler ve henüz erimemiş karlar ile çok büyüleyici.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder