'' ÇERMİK '' DÖRT DAĞ'IN ARASINDAKİ HAZİNE / SU DÜNYASI (ÇERMİK/DİYARBAKIR)
Anlatılan efsaneye göre; Acem Kralı'nın güzel kızı '' Melike Belkıs '' bir gün hastalanmış ve vücudunda yaralar çıkmış. Zamanın hekimleri Melike Belkıs'ı tedavi etmek için çok çaba sarf etseler de bir türlü hastalığına çare bulamamışlar. Hastalık ilerledikçe ilerlemiş. Öyle ki : Melike Belkıs'ın vücudunu kurtlar sarmış ve vücudundan pis kokular gelmeye başlamış. Melike Belkıs kendisinden gelen pis kokulardan ötürü artık Saray'a girmeye utanır olmuş, Kral'da kızının bu halinden dolayı yanına yardımcı vererek onu ormana göndermiş. Bir su kaynağı kenarında durmuş, yorulan ayaklarını dinlendirmek için suyun içine sokmuş. Bir süre sonra suya değen yerleri iyileşmeye başlamış. Melike Belkıs bunun üzerine sıcak su da yıkanmaya başlamış. Ve tekrar eski sağlığına kavuşmuş. Melike Belkıs'ın iyileşmesiyle yardımcısı durumu Kral'a bildirmiş. Bu haber üzerine çok sevinen Kral, kaplıcanın üzerine bir hamam yaptırmış. Bu şifalı su bir çok zenginliğin beşiği olan Diyarbakır'ın Çermik İlçesi'nde hala sağlık dağıtmaya devam ediyor.Diyarbakır'ın kuzeybatısında olan Çermik, kaplıcalarıyla tanınmış ünü ülkemize ve dünyaya yayılmış yemyeşil bir ilçe. Sonbahar aylarının sonunda tanıştım Çermik'le.. Çermik ile ilgili dersimi önceden çalıştım. Bir gün içinde bölgede görüp, gezeceğim bir çok yeri listeledim. Çermik İlçe merkezine girmeden önce, Çermik-Siverek yolunun 18 km. sinde Günaşan Köyü Tabelasından içeri girip köyün içinden geçip son bölümleri toprak olan 8 km daha yoldan sonra Şeyhandede Köyü yakınlarındaki '' Şeyhandede Şelalesi '' yakınına geldim. Şelale, Çermik'e 55 km uzaklıkta.
Muhteşem bir yeryüzü Cenneti'nde gibiyim. Soğuk hava ve günün erken saatlerinden olsa gerek benden başka kimse yok çevrede. Burada geçirdiğim zaman boyunca kimseye de rastlamadım. Doğa ve ben...
Şelale ile ilk karşılaşma anım... Sadece suyun ve doğanın sesi... Gece iyi yağmur yağmış, yerler kaygan. Şelale havuzuna doğru aşağıya inme denemeleri yaptım.. Ancak uygun ayakkabılarım olmadığından ve bu kaygan zemin nedeniyle aşağıya inemedim. 28 metre yüksekliğinde şelale gizli bir hazine gibi. Eylül ayında yağan yağmur ile nehir yatağı bir anlık dolmuş. Şimdilik çamurlu akıyor ve suyu az gibi görünüyor. Ancak bu yükseklikten düşen suyun sesiyle bile Şeyhandede şelalesi muhteşem. Nisan, Mayıs ayındaki görüntülerini bölgeyi incelerken görmüştüm. Berrak ve temiz sularıyla tam da doğal bir havuz. Aşağıya inebilsem belki de yüzecektim...Şelalenin dört bir tarafını keşfetmeye çalışıyorum. Nehir yatağı boyunca epey yürüdüm. Şeyhandede şelalesinin aktığı vadi, alabildiğine uzayıp giden bir ağaçlar denizi gibi.Aşağıları daha iyi görebilmek için uçurumu andıran kayaların ucuna kadar yaklaştım.
Şeyhandede şelalesinin aktığı vadinin hemen yakınında bulunan bir diğer vadinin içinde bulunan '' Yabanardı Şelalesi '' ise başka bir doğal güzellik. Yabanardı şelalesini görmeyi tekrar buralara gelmeyi umduğum bir zamana erteliyorum.. Çermik gezi programım çok yoğun. Şelalenin güzelliği karşısında neredeyse öğlen saatlerine kadar buradan ayrılamadım. Çermik merkeze doğru yola çıktım.
Çermik coğrafyasında değişik kaya oluşumları dikkat çekiyor. Burası gerçekten farklı bir dünya gibi. Ancak bu oluşumların efsanelere konu olmuş haliyle bir kaç saat sonra karşılaşacağım.
Küçük Asya'nın (Anadolu'nun) hiç ummayacağınız yerlerinde çıkan süprizlerinden biri daha. Bu doğal yapılar ufkun ötesine kadar devam ediyorlar...
Eski zamanlardaki adı ile '' Aberna '' yani Çermik göründü. Çermik; Ermenice ; ılıca, kaplıca anlamına geliyor. Bugünkü ismini dünyaca ünlü kaplıcalarından almış.
Çermik ilçesinde nüfusun büyük çoğunluğu Zazalar olmak üzere Türkmenler, Zazalar ve Kürtlerden oluşuyor. 1915 olaylarına kadar Ermenilerin ilçede ciddi bir nüfusa sahip olduğu söyleniyor.
Ünlü '' Haburman Köprüsü '' üzerindeki restorasyon çalışmaları görünüyor. Haburman Köprüsü, Çermik'in batısında Sinek (Sinag) çayı üzerinde Çermik-Siverek arasındaki ulaşımı sağlamak için yapılmış. Doğusunda Aşukar dağı, batısında Horhorik mezarlığı, kuzeybatısında ise Gelincik dağı yer alıyor. Eski köprü onarılıp trafiğe kapatılmış. Köprünün Artuklular zamanında yapıldığı (1179 yılı) söylense de, kimi kaynaklar Romalılardan kaldığını yazıyor. Haburman; bazı kaynaklara göre sözcük olarak '' Nar Suyu '' bazı kaynaklara göre ise '' Kuru Nar tanesi '' anlamına geliyor. İri beyaz taştan 3 gözlü yaptırılan köprü Çermiğin önemli simgelerinden biri. Etrafındaki mesire yerleri ile çekim noktası..
Öğle yemeği için durağım '' Badem Cafe Restaurant '' oluyor. Burası Çermik'li bir arkadaşımın tavsiyesi. Çermik de iki-üç iyi mekandan birisi.
Güzel et yemeklerinden kavurmayı tavsiye ederim. Kavurmanın bu sulu Çermik yorumunu çok beğendim.Pazar günü olması nedeniyle yemek çeşidinin hafta içine göre daha az olduğunu söylüyorlar ama tezgahta bulunanlar bile tercih yapmayı zorlaştıracak türden.. Çermiğin ünlü yemeği '' Meftune ''. Et ve sebzelerin mükemmel birleşimi olan bu yöresel lezzeti hafta sonu olması nedeniyle bulamadım..İlçe merkezinden hemen bir diğer rota uğrak noktama hareket ettim. Bugüne kadar böylesini ilk defa gördüğüm olağanüstü bir oluşumla karşılaştım. Gelincik Dağı... Uzaktan insan dizisi gibi görünen taş yığınlarının bulunduğu Gelincik Dağı, hemen dikkati çekiyor. Çermik ilçesine 4 km uzaklıkta olan Gelincik Dağı, ilçenin en önemli doğal güzellikleri arasında. Efsaneleri bol olan Çermik de Gelincik Dağı'nın da bir efsanesi var. Efsaneye göre; '' köy ağasının güzel kızı ile köyün yakışıklı çobanı birbirlerine aşık olurlar. Ve gizlice buluşmaya başlarlar. Ağa, gençleri birbiriyle evlendirmeye karar verir. İki aşık mutlu, evlenecekleri günü beklerler. Fakat her şey iki aşığın istediği gibi gitmez. Ağa, gençleri evlendirmekten vazgeçer. Çünkü civardaki Yörük beyi ağanın istediği her şeyi verir ve kızını alır. Çoban, düğün alayı köyden ayrılırken kavalını çalarak Allah'a yalvarır. Ve sevdiği kızın başkasına yar olmamasını diler. Çobanın duası kabul olur. Çobanla birlikte gelin alayı da taş kesilir. İşte uzaktan insan dizisi gibi görünen bu taş yığınları efsaneye göre böyle oluşmuş. Efsane dünyasında sevgi her zaman üstün gelir.
Ürgüp Göreme'deki peri bacalarını andıran bu taş dizilerinin oluşumu ile ilgili halk arasında başka efsanelerde anlatılıyor. Gelincik Dağı'na; Kapadokya'da bulunan peri bacalarına benzemesi nedeniyle de '' Güneydoğu'nun Kapadokyası '' deniliyor.
Gelincik Dağı bir sıradağ gibi uzanıp gidiyor. Zirveye çıkmak için yürüyüş parkuru yapılmasının planlandığını öğreniyorum.
Gelincik Dağı'na yakın ancak uzak bakışlardan sonra '' Çüngüş '' ilçesi yolundan 15 km devam ettim. Sinek Köyü'nü geçtikten sonra sola ayrılan yola girdim.
Sarp kayaların ve ilginç görüntülerin olduğu vadiden ilerledim.Tarihi Çermik ilçesi, '' Sinek Çayı '' yanında kurulmuş. Sinek Çayı'nın kaynağına yaptığım keyifli yolculuk sonrasında Sinek Çayı'nın kaynağındayım. Gelincik Dağı'nın içlerinde bir bölgedeyim. Yine tarifi zor bir güzelliğin yanı başındayım.
Sinek Çayı, Fırat nehrine karışıyor. Bahar aylarında debisi yükselen Sinek Çayı üzerinde rafting de yapılıyor. Çermik'in denizi denilebilecek Atatürk Barajı, Sinek Çayı'nın Fırat'a karıştığı noktada.
Sinek ve Göz suları, kasabanın topraklarını suluyor. Gelincik Dağı içlerinden gelen bu suyun kaynağı, zor ulaşılan değerli güzelliklerden.
Suyun kaynağından biraz aşağıya yürüdüm. Sinek Köprüsü ve Tarihi Goban Kral Yolu'nun başlangıcı ile karşılaştım.
Köprünün üzerinden çevreyi seyrettim.
Köprünün altıda baharı bekleyen şirin bir tesis var. Sinek Çayı'nın iki yanına yapılmış şirin kamelyaları ile '' Duran Çay Bahçesi '' mevsiminden çok güzel oluyordur...
Sinek Çayı'nın kıyısında bir kayalıktan video daki görüntülere tanık oldum.Su dünyasından sonra Çermik'e döndüm. 13. yy da Moğol istilası sonucu Harzemşahlar'dan göçen Beg-Tipi Boyu'na mensup Türkmenlerin ev sahipliği yaptığı eski büyük Türkmen Şehri ve '' Türk Milliyetçiliğinin Babası '' olarak kabul gören Türk düşünür Ziya Gökalp'ın memleketi olan Çermik deyim. Çermik'in Diyarbakır'a olan uzaklığı 92 km.
Ak taştan yapılan cami, iki ayrı zamanda inşa edilmiş bitişik iki camiden oluşuyor. Batı kesimi ilk yapıdan kalmış. 1144-1145 yılında Hasankeyf Artukluları' ndan Fahrettin Karaarslan zamanında İnaloğulları' ndan Ebu Mansur İl Aldı Bin İbrahim tarafından inşa ettirilmiş.
Çermik de Sinagog ve Kilise de bulunuyor. Tarihi Sinagog'un kimler tarafından yaptırıldığı bilinmiyor. İbranice kitabesinde 1416 yılında yaptırıldığı belirtiliyor.
Merkezde yaptığım yürüyüşte karşılaştığım bir diğer tarihi eser ise 1853 tarihinde yapılmış Merkez Hanbaşı Camisi.
Eski Çarşı da dolaşırken şimdiki adı ile '' Medrese Camii '' eski adıyla '' Çeteci Abdullah Paşa Medresesi '' önüne çıktım. Medrese 1756 yılında yaptırılmış.
Abdullah Paşa dönemin önde gelen aydınlarından birisiymiş. Medrese eğitimi alan, şair ve hattat olan Abdullah Paşa, İran hükümdarı Avşarlı Nadir Şahı yenerek onun Doğu Anadolu'yu istilasına engel olmuş. Bu medreseyi Diyarbakır Valiliği döneminde yaptırmış.Medresenin giriş kapısının hemen karşısında Abdullah Paşa'nın kendi eliyle yazdığı tunç bir levha üzerinde inşa kitabesi bulunuyor.
Yapı kesme taştan yer yerde moloz taştan yapılmış. Toplam 9 hücreden meydana gelen medresenin kuzey yönü boş bırakılmış.Sultan II. Abdülhamit zamanında Rüştiye mektebi olarak kullanılan yapı günümüzde cami olarak kullanılıyor.
Çarşı içinde gezerken 1730 yılında yaptırılan tarihi Çarşı Camisini de görmek gerekir. Osmanlılar döneminde yapılan cami ilk günkü gibi hala ayakta. Pek çok tarihi eserin bulunduğu ilçe merkezinde adım başı karşıma çıkan Çermik evleri taş duvarları ile sivil mimarinin bir zarafet örneği. Bu sivil mimari örneklerinden biri de Ortaçağ şatolarını andıran Beyler Sarayı. Bu önemli eseri zamanın olmadığından göremedim. Ancak Beyler Sarayı'nın güney kısmında dört kubbeli ak mermerlerle kara taştan yapılan Saray Hamamı ilçe merkezinde karşıma çıkıverdi.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tarafından, Belediye müzesinin Kent Müzesine dönüştürüleceği ve bir bölümüne de restoran yapılması için çalışmalar yapıldığını öğrendim.Müzeden çıktıktan sonra yürürken kendimi Çermik çarşısında buldum.
Burada bulunan dükkanlar yöresel ürünleri satıyorlar. Bir çok dükkanın arasından '' Geylani Kuruyemiş '' e girdim. Ürünlerle ilgili güzel bilgiler aldım. Çermik'in köylerinden gelen çeşit çeşit peynirler çok güzeldi.
Kuruyemişçiler çarşısı gibi Çermik'in diğer çarşıları da ürün çeşitliliği ve canlılığı ile ünlü. Böylesine güzel kimliği olan bir İlçe de bu çarşıları görmek beni sevindirdi. Bir çarşıdan diğerine geçtim..Ünlü Çermik üzümü, biberi, patlıcanı, narı, inciri bu pazarda. Çoğunlukla yörenin doğal ürünlerini gördüm. Çermik'in fıstığını mevsiminde alıp yemek de bir ayrıcalık.
Çermik' te kaplıcaların bulunduğu bölge, '' Hamambaşı '' yöre ağzıyla '' Hambaşı '' olarak adlandırılıyor. İlçe girişinde yer alan Hamambaşı, gelen ziyaretçilere hizmet sunan çok sayıda otel ve pansiyona sahip.
Hambaşı'nda bulunan kaplıcaların adı; '' Melike Belkıs Kaplıcaları ''
Kaplıcaların çevresinde yaptığım yürüyüşte bu yeşil ve su dünyasının içine yeniden giriverdim.
Çermik de insan kendini çok ayrıcalıklı hissediyor. Yemeklerinden, gezip gördüğüm tarihinden, şifalı sularından, doğal güzelliklerine kadar Çermik görülmeye değer bir hazine.
Çermik kaplıcalarını hep duymuşumdur. Kaplıcaların yani '' Hambaşı '' nın çevresinde 2-3 saat geçirdim. Burada olmaktan çok keyif aldım.
Kaplıca suyunun sıcaklığı 48 C , kükürtlü ve radyoaktif. Asıl özelliği ise bileşiminde bromür iyonu ve iyodur bulunması. Çermiğin şifalı suyu; başta cilt hastalıkları olmak üzere iltihaplı romatizmaların, eklem hastalıklarının, sinir sistemi ile ilgili hastalıkların, kemik erimesi, idrar yolları ve safra kesesi rahatsızlıklarının, genel stres bozuklukları, kas ağrıları ve kas romatizmalarının, spor yaralanmaları ve yumuşak doku hastalıkları ve ortopedik operasyonların, beyin ve sinir cerrahisi sonrası gibi uzun süreli hareketsiz kalma tedavilerinde etkili.
Çok güzel geçen 70'li yılların özlemi hep var. Farkındayım, bu özlemi yazılarım da sık sık dile getiriyorum... Burada kendimi o yıllarda gibi hissettim.
Çermik'te, Sinek Çayı'nın kaynağından sonra yine suyun başındayım. Hem de çok sayıda.Çermik de insan kendini çok ayrıcalıklı hissediyor. Yemeklerinden, gezip gördüğüm tarihinden, şifalı sularından, doğal güzelliklerine kadar Çermik görülmeye değer bir hazine.
Çermik'i ziyaret eden Evliya Çelebi ünlü '' Seyahatname '' sinde Çermik hakkında; ılıcaların bulunduğu, yeşillik, medeni ve güzel bir şehir olduğundan söz eder...
Dağların arasındaki su dünyası Çermik' den akşam saatlerinde çok güzel anılarla ayrıldım. Çermik coğrafyasında, programımda olan pek çok yere gidemedim... Dönüş yolunda Ergani İlçesi' nden geçtim.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder