SALDA GÖLÜ'NDE YÜRÜYÜŞ
Salda Gölü, Burdur İli Yeşilova ilçesi sınırları içerisinde ve İlçe merkezine yaklaşık 5 km uzaklıkta.Denizden yükseklik (rakım) 1193 metre. 44 kilometrekare yüz ölçüme sahip olan gölün binlerce yıl önce jeolojik bir çökme ile meydana geldiği tahmin ediliyor.1989 yılından beri doğal sit alanı statüsü taşıyor. Süratle yapılaşmaya gidilerek tatil sitelerinin yapılması halinde göl hızlı bir şekilde kirleneceğinden şu andaki peyzajının ve ekolojik yapısının korunması ve yapılaşmanın dondurulması yönünde bu karar çok yerinde olmuş.

Denizli-Antalya istikametinde Serinhisar ilçesi geçildikten sonra Yeşilova ve Salda Gölü tabelasından dönülerek 35 km yol ile ulaşılabiliyor.Serinhisar yönünden gelişte bizleri bu manzara karşılıyor.

Derin yuvarlak...Salda Gölü için uygun tanımlama.Doğanbaba,Salda,Eşeler Dağları ve Kayadibi Taşı önünde oluşan göl,bir çembere yakın yuvarlaklığıyla bu deyimi hakediyor.

Dünyanın üçüncü en derin gölü olan Salda'nın derinliği tam ölçülemesede 196 metre civarında.

Salda Gölü çevre yürüyüşü yapmayı uzun yıllardan bu yana düşünüyordum.2013 yılı yazında ilk yürüyüşümü yaptım.Göl çevresi 33.20 km.Molalarla ve göle girerek serinleme ile geçen zamanlarla 8.5 saat de yürünebiliyor.Bu yürüyüşte eşşiz koylara ve muazzam bir renk dünyasına tanıklık ediyorsunuz.
Bu yazıma kadar dört defa kış aylarında da olmak üzere tam çevre
yürüyüşü yaptım.

Gölde, Kocaburun mevkisinde ilginç kalker adaları var.

Turkuaz ve kobalt mavisi arasında keskin bir çizgi ile ayrılan halkayı, Satürn gezegeninin halkasına benzetiyorum her defasında.Bu çizgi aynı zamanda tehlikenin ve Salda'nın gizemlerinin çizgisi.Tüm çevrede bu halka yürüyüşe eşlik ediyor.

İskoçya Glasgow Üniversitesi'nden Prof. Dr. Mike Russel beraberinde BBC'den üç kişilik ekiple Salda Gölü'nde çekimler yapmış.
Prof.Russel dört yıl süren Salda incelemelerinden sonra; dünya üzerinde Mars'ın yüzey özelliklerini taşıyan iki yer bulunduğunu,bunlardan birinin Salda Gölü, diğerinin Kanada'nın kuzeyinde bir göl olduğunu açıklıyor.

Salda Gölü, dünyanın en berrak ve temiz ikinci gölü olma özelliğini de taşıyor.

Yaz aylarındaki yürüyüşte Salda Gölü, içine dalmam için o kadar davetkardı ki, serin ve berrak sularında yüzerek yürüyüşüme devam ettim.Tabiki; yaşam çizgisine dikkat ederek...

Gölün tabanı o kadar derinlere gidiyorki, sadece derin okyanus sularında görmeye alıştığımız kobalt mavisini görüyorsunuz burada.
Salda Gölünde; Belediye plajı,Orman plajı,Doğanbaba plajı nispeten güvenle göle girilebilecek plajlar.Ancak yine de dikkat etmek gerekli.Boğulma olayları sıklıkla yaşanabiliyor.Halka sınırdaki çizgiden sonra birden 196 metrelik derinlik başlıyor...
Suyun tabanındaki çok cazip beyaz görüntü yumuşak kalker yapısı.Bastığınızda ayağınız biraz bu yumuşak kalker tabakasına gömülüyor.
Salda Gölü'nde yapılan araştırmalarda uzmanlar, göl suyunun sivilce mantar gibi bazı cilt hastalıklarına karşı etkili olduğunu dile getiriyorlar.Gölün toprak yapısının sahip olduğu mineraller sayesinde hastalıklardan da kurtulabilirsiniz.

Yürüyüşlerimde Yeşilova İlçesine yakın bölgede Sultan Pınarı Restaurant'ın otoparkına aracımı park edip yürüyüşe başlıyorum.Tam yürüyüş turum yine burada bitiyor.Yürüyüş sonrasında terasında dinlenmek,büyüleyici manzarayı buradan seyretmek ayrı bir keyif veriyor.Restaurant girişinde soğuk akan bir çeşme var.
Ayrıca, alabalık ve et seçenekleriyle iyi bir lezzet durağı da oluyor.

Kış yürüyüşlerimde, gölün güzelliğine bu donmuş dünyanın güzel oluşumları da eşlik ediyor.

Salda Gölü ile ile ilgili yöre insanının anlattıkları ve tanıklıkları da çok ilgi çekici...
Kahveci Osman Usta şöyle diyor;
'' Yağmurla karışık fırtınalı bir gündü.Sığındığımız bir kuytuda göle yamaçtan bakıyorduk.Yağmur o kadar uzun zamandır yağıyordu ki,tepelerden aşağılara seller oluşmuştu.Karşı yamaçta toprağı yararak gelen sel suları önüne ne katmışsa alıp getirmişti.Hatta bazı küçük ağaçları kökünden sökmüştü.Koca koca kütükler selle birlikte göle doğru akıyordu.Gölün ortası hep karanlıktır zaten, o gün daha bir karanlıktı.Sürüklenen kütükler gölün ortasına doğru geliyor.Birden dikiliyor ve girdap adam kalınlığındaki o kütükleri hüp içine çekiyordu.Bu girdaptan hep söz edilirdi.Gözlerimle de görmüştüm yuttukları nereye gider, neden geri çıkmaz bilinmez..''
   Göl kenarında deve kiralayan Mahir Amca ise şöyle diyor;
'' Yaz dönemi gelir göl kenarına çadır kurar burada kalırım.Bazı geceler bir uğultu ile uyanırım.Çıkarım dışarı ortada insan eseri ne bir yapı ne bir makine, çok yükseklerden akan bir şelale gibi uğuldayan bu ses beni uyutmaz.Fakat öyle her gün olmaz, ara sıra duyarım bu sesi, gölden bana doğru gelen bu ses neyin nesidir, hiç bilemedim..''
Gölde balık avlamak yasak.Yöre insanı; adam boyunda, 100-150 kg sazan balıkları olduğunu söylüyorlar.

Bu güne kadar göl tabanına yaklaşmış bir dalgıç bulunmuyor.En fazla inilen derinlik 30-40 metre.Gölün tabanının bilek kalınlığında bir çeşit ağaç dalları ile kaplı olduğu,aralarından geçmeden dibe inilemeyeceği,geçit vermediği anlatılıyor.Kimsede o dolambaçlı yollarda yüzmeye cesaret edemiyormuş.Ayrıca dibe indikçe,su öyle soğuk oluyormuş ki dayanmak imkansız..
Yurt dışı araştırma ekipleri de dahil çok gelen,dalan olmuş.Fakat tabanı gören hiç olmamış.
   Sizde bir gün yoldan çıkın,yolunuzu Salda'ya düşürün ve o müthiş sessiz dünyanın güzelliklerine ve zamana tanıklık edin.