İSTANBUL'A BOĞAZ'DAN BAKMAK / LOOKING AT ISTANBUL FROM THE BOSPHORUS
'' Dünyaya bir kez bakma imkanın olacaksa sadece İstanbul'dan bak '' diye ifade etmiş Alphonse de Lamartine..'' Tüm şehirler ölümlüdür İstanbul hariç '' demiş Gyllius..
Napolyon ; '' Dünya bir tek ülke olsaydı başkenti İstanbul olurdu '' olarak ifade etmiş.
Bizanslılar ise; yüzyıllar önce İstanbul'u ikiye ayıran suya '' Dünyanın Kolyesi '' ismini vermişler.
İstanbul'u ziyaret edenler için Boğaz gezisi mutlaka yapılması gereken bir etkinlik. Boğaz'ın güzelliklerini tarihi yapılarını denizden keşfederken, aynı zamanda deniz havası solumak müthiş bir atmosfer oluşturuyor.
İstanbul'u boğazdan seyretmek için teknenin hareketini beklerken Aydın Hatipoğlu'nun dizeleri aklımda...
''Bir vapur kalkar İstanbul'dan her yanı İstanbul olan bir vapur''
Boğaz'ın eşsiz güzellikleri adeta geçit törenine başladılar. Önümde '' Büyük Mecidiye Camii '' ya da halk arasında bilinen adı ile Ortaköy Camii, İstanbul Boğaziçi'nde Beşiktaş İlçesinin Ortaköy semtinde sahilde bulunan Neo Barok tarzında çok zarif bir yapı. Cami, Sultan Abdülmecid tarafından Mimar Nigoğos Balyan'a 1853 yılında yaptırılmış.Geniş ve yüksek pencereler Boğaz'ın değişken ışıklarını caminin içine taşıyacak biçimde düzenlenmiş.
Dolmabahçe Sarayı..Çırağan Sarayı..Kuruçeşme ve Bebek yönüne ilerliyoruz.
Atatürk'ün yatı olarak da bilinen '' Savarona '' tüm güzelliği ile karşımızda. Savarona bugüne kadar inşa edilen ve kraliyete ait olmayan en büyük yat. Toplam uzunluğu 136 metre. Savarona, Brooklyn Köprüsü'nü inşa eden mühendis John Roebling'in kızı Emily Roebling Cadwallader tarafında hizmete alınmış. Bayan Cadwallader Savarona'yı 1931'de Hamburg'da Blohm ve Voss tersanelerinde 4 milyon dolara mal ettirmiş. Savarona; Atlantik, Akdeniz ve Kuzey Afrika sularını geçer fakat Cadwallader onu yüksek dış alım vergisinden dolayı ABD'ye sokamaz ve yatı satmaya karar verir.
1938 yılında Savarona Türk Hükümeti tarafından satın alınır. Yat, iki ay sonra bazı döşemeleri yenilendikten sonra Atatürk'ün ölümcül hasta olduğu sırada İstanbul'a gelir. Atatürk'ün Savarona'da geçirdiği altı hafta boyunca kabine toplantıları düzenlenmiş, Romanya Kralı Coral da dahil olmak üzere önemli konuklar ve Devlet Başkanları ağırlanmış.
Galatasaray Adası veya Kuruçeşme Adası'nın çok yakınından geçiyoruz. Galatasaray Adası, Boğaziçi'nde Kuruçeşme Sahilinin 165 metre açığında yer alıyor. Maliye Hazinesi'nin mülkiyetinde olup üst kullanım hakkı Galatasaray Spor Kulübü'ne verilmiş. 1957'de Galatasaray Spor Kulübü Başkanı Sadık Giz'in girişimleri ile 150 bin TL karşılığında satın alınmış ve Galatasaray üyelerinin hizmetine sunulmuş.. Boğaziçi'nin en görkemli yapılarından biri olan Bebek'teki Mısır Başkonsolosluğu binası karşımızda şimdi..II. Abdülhamit Döneminde; şimdiki Mısır Konsolosluğu binasının sahibi olan Mısırlı Emine Hatun'a ; hiç bir kadına verilmeyen '' Paşa '' sıfatı veriliyor. Osmanlı ve Türklere büyük sempati duyan Emine Paşa'da, Cumhuriyet sonrasında bugünkü Mısır Konsolosluğu'nu devlete bağışlamak istediğini belirten bir dilekçe yazıyor. Ancak Cumhuriyet ile tüm ünvanlar kaldırıldı deyip Paşa'ya '' Emine Hanım '' olarak hitap edilerek cevap yazılıyor. Bu duruma sinirlenen Emine Hanım bağıştan vazgeçiyor...
Rumeli Hisarı'na geldik.. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'ne geldik. Katıldığım kısa gezi turu köprünün altından Anadolu Yakası tarafına yöneliyor ve dönüş yoluna geçiyoruz.Köprü ayaklarının altına yakın '' Zeki Paşa Yalısı '' farklı mimarisiyle görünüyor.
İstanbul Şehir Hatları İşletmesi'nin Kısa ve Uzun Boğaz Tur seçenekleri var. Ben zaman darlığından Turyol İşletmesi'nin teknesi ile kısa tura katıldım.. Şehir Hatlarının Uzun Boğaz Turu; Eminönü- Kavaklar arasında yaz aylarında günde iki sefer olarak yapılıyor. Vapur Eminönü'nden 10.35 ve 13.35 te kalkıyor. Beşiktaş, Üsküdar, Kanlıca, Sarıyer ve Rumeli Kavağı'na uğrayarak Anadolu Kavağı'na ulaşıyor. Yolculuk iki saat sürüyor. Anadolu Kavağı'nda 2.5 saat kaldıktan sonra 15.00 ve 17.00 da hareket ediyor. Aynı iskelelere uğrayarak Eminönü'ne dönüyor.
Bir diğer gezi alternatifi ise yine Şehir Hatları'nın düzenlediği '' Mehtap Turu ''
Boğaz'ın ve doğanın tadını akşam sefasıyla yaşamak isteyen yolcular için Mehtap Gezisi özel bir deneyim olacaktır..
Bu defa Anadolu Yakası kıyılarındayız. İstanbul Boğazı gerçekten de her adımda farklı bir güzellik sunuyor. Korular içindeki köşkler, yalılar, konaklar, sahildeki saraylar mimarisi ile insanı adeta büyülüyor. Anadolu Hisarı tam karşımızda..
Yalılar; Boğaziçi mimarisinin en seçkin örneklerinden ve yıllar boyunca İstanbul Boğazı ile özdeşleşmişler. İstanbul Boğazı'nın iki yakasında yapılan yalılardan 360'ı günümüze ulaşabilmiş. Yalıların en büyük özelliği '' Lebiderya '', yani denize sıfır konutlar olmaları. Müslüman yalıları arasında boşluklar bulunurken gayrimüslim yalıları ise bitişik nizamda inşa edilirmiş.
Aşağıdaki görüntüde, dünyanın en pahalı evlerinden '' Ahmet Arif Paşa Yalısı '' gibi eşsiz değerlere sahibiz..
Osmanlı'da kullanılan '' Sahilhane '' nin karşılığı olan Yalı, Yunanca'da deniz kıyısı anlamında bir kelime. Özellikle Lale Devri'nden sonra Boğaz gerdanlığının üzerine inci gibi yalılar dizilmiş. Sayıları bugün azalmış olsa da Yalılar, Boğaz'a apayrı bir güzellik katıyorlar. Her mevsimi ayrı bir güzellik sunan Boğaz, Nisan ayı sonu ile Mayıs ayı ortalarında açan Erguvan'lar ile adeta bir renk cümbüşüne dönüşmekte.. Erguvan, yapraklanmadan önce Nisan ayı sonunda Mayıs ayının ilk günlerinde sadece birkaç haftalığına baharın gelişinin müjdecisi olarak kabul görmüş olan morumsu pembe tonlarda çiçekler açıyor.
Boğaz'ın incisi bir zamanların diplomatik kabullerinin vazgeçilmez mekanı Küçüksu Kasrı bu defa görüşümüzde.Yapımı 1752 yılında tamamlanan bu konak, yüzyılı aşkın süre boyunca dönemin padişahlarını ağırlamış, Sultan Abdülmecid 1856 yılında iyice tahrip olan konağın yerine bugünkü Küçüksu Kasrı'nı yaptırmış. Osmanlı yapılarının pek çoğunda imzası bulunan Balyan ailesi üyelerinden Nikogos Balyan tarafından yapılmış. Küçüksu Kasrı, Göksu ve Küçüksu Derelerinin arasında uzanan ve '' Asya'nın Tatlı Suları '' olarak anılan Küçüksu Çayırları'nın denizle buluştuğu kısımda yer alıyor.
Çok zarif bir yapı daha... '' Edip Efendi Yalısı ''Kuleli Askeri Lisesi'nin kulelerini görmeye başladım..Boğaziçi'nin Anadolu yakasında Çengelköy ile Vaniköy arasında yer alan yapı, II. Mahmut zamanında (1808-1839) Yeniçeri Ocağı'nın yerine kurulan ve '' Asakir-i Mansure-i Muhammediyye '' adıyla anılan ordunun eğitimi için yaptırılmış kışla binası olarak hizmete girmiş. Kuleli Askeri Lisesi Binası, hem gündüz hem de gece Boğaz'a bambaşka bir güzellik katıyor..
Beylerbeyi İskele ve Beylerbeyi Camisi kendini gösterdi bu defa.İstanbul gezilerimde uğramaktan ve zaman geçirmekten keyif aldığım Çengelköy ve İskelesini denizden görmekte çok hoş..Zamanın hasıl geçtiğini anlamadan tekrar Boğaziçi Köprüsü'nün bu defa Anadolu Yakası tarafındaki ayaklarına yaklaşıyoruzSabancı Öğretmenevi'nin zarif binası da Boğaz'a ayrı bir güzellik katıyor.
Zarif Beylerbeyi Sarayı göründü.Beylerbeyi Sarayı 1863-1865 yılları arasında inşa edilmiş. Boğaziçi'nin engin mavisine nazır bir saray.Set bahçeleriyle göz dolduran, köşkleriyle kendisine hayran bırakan 19. yy. eseri olan Beylerbeyi Sarayı ve yapıları tarihin ve tarihi karakterlerin konuk olduğu eşsiz bir mekan.
Daha önce Beylerbeyi Sarayı gezim sırasında sarayın bahçesinden, Boğaziçi Köprüsü'nün eşsiz görüntüsüne tanık olmuştum.. Beylerbeyi Sarayı; çoğunlukla yazlık bir saray ve devlet konuk evi olarak kullanılmışFransız İmparatoru III. Napolyon'un eşi İmparatoriçe Eugenie, Alman İmparatoru II. Wilhelm gibi dönemin siyasi aktörleri burada ağırlanmış..
Bulunmaktan keyif aldığım Beylerbeyi İskelesi'nden boğaza bakış.. Gezinin başladığı Üsküdar İskelesi'ne doğru ilerliyoruz.
Kuzguncuk'a denizden bakış atıyorum bu defa.
1.5 saat süren bu kısa Boğaz Turu başladığı yerde Üsküdar İskelesi'nde bitti.Gezinin başlarında karşısından geçtiğimiz Büyük Mecidiye Camii ya da bilinen adıyla Ortaköy Camii ve özellikle Ortaköy Meydanı, 1986-1990 arasında Yıldız Üniversitesi yıllarımda fırsat bulduğumda arkadaşlarımla geldiğim, keyifli vakitler geçirdiğimiz İstanbul'un güzelliklerindendir. Ortaköy Camisi ve arka planda Boğaziçi Köprüsü'nün görüntüsü enfestir..
Günün değişik zamanlarındaki ışıklarını alan dışı kadar eşsiz iç mimarisi de her defasında beni içine çeker..
Özellikle Erguvan Zamanı Şehir Hatları Vapurları ile Uzun Tur ve Mehtap Turu ile Saffet Emre Tonguç'un anlatımıyla değerlenen özel Boğaz Gezisi listemde baş sıralarda..
Güzel paylaşım için emeğinize sağlık.
YanıtlaSilGezgin'e teşekkür ediyorum.
Sil