KONT DRAKULA'NIN İZLERİNİ EĞRİGÖZ KALESİ'NDE ARADIK .. (EMET / KÜTAHYA)
Kazıklı Voyvoda 15.yy da yaşayan, hayatı İrlandalı yazar Brom Stoker'in '' Drakula '' adlı ünlü vampir romanına esin kaynağı olan Eflak (bugünkü Romanya) prensi 3.Vlad, 1456-1462 yılları arasında hükümdarlık yaptı. Transilvanya Prensi olarak Rumen tarihinde '' Ulusal Kahraman '' olarak görülen 3.Vlad, cezalandırmak istediği kişileri kazığa oturttuğu için Türkler tarafından '' Kazıklı Voyvoda '' olarak tanınıyor. 1461 yılında Osmanlı'lara karşı isyan başlatan 3.Vlad'ın ordusu, Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmet'in 1462'de yaptığı seferde yenildi. 3.Vlad, kaçmak istemesine rağmen yakalanarak esir edildi.Prens 3.Vlad Tapeş, bilinen adıyla Kont Drakula, bir diğer ünvanı ile Kazıklı Voyvoda'nın, Osmanlı İmparatorluğu tarafından Emet İlçesi'nin Eğrigöz Köyü'nde bulunan Eğrigöz Kalesi'nde üç yıl esir tutulduğu rivayet ediliyor..
24-25 Ekim 2020 günlerinde İkitaş Kanyonu içinde geçirdiğimiz 2 çok güzel günün sonlarında kamp yaptığımız alanın hemen üstünde tüm görkemi ile duran Eğrigöz Kalesinde biz de Kont Drakula'nın izlerini aradık..
Bazı kaynaklarda, Kont Drakula'nın bu kalede kaldığı süre içinde Türkçe öğrendiği, Türk gibi giyindiği ve '' Şeytan ile burada anlaştığı ve ruhunu Şeytan'a sattığı '' ileri sürülüyor.
Kont Drakula'nın esaretinde Eğrigöz kalesinin tercih edilmesindeki en büyük etken ise çevresindeki uçurumlar nedeniyle mahkumların kaçmasının imkansız olmasıymış..
O tarihlerde tedavisi mümkün olmayan cüzzam hastalığına yakalanan ve kalede esir tutulan 15.yy da Eflak Prensi olan 3.Vlad Tapeş yani günümüz Romanya'da yaşamış efsanelere konu olmuş Kont Drakula, bu kaleden kurtuluşun ancak ölümle olabileceğini düşünerek, kalenin yakınından geçen ve aynı zamanda sıcak suyun da karıştığı Kocaçay'a atlayarak ölmek ister. Fakat ölmez.
Nehrin akış istikametine ters olarak yüzerek kaçmaya çalışırken, suyun giderek ısındığını fark eder. Gecenin karanlığından da yararlanarak bu suda gecelemeye karar verir.
Hasta ve bitkin düşen 3.Vlad (Kont Drakula) , sıcak suların çıktığı yerde kalır. Bir süre sonra hastalığının iyileştiğini fark eder.
Bunun üzerine kaçmaktan vazgeçer ve tekrar kaleye döner. Başından geçenleri kale komutanına anlatarak diğer esirlerinde bu sıcak sudan şifa bulmasını sağlar.O günden sonra buraya '' Esir Hamamı '' denilmiş, fakat bu isim zamanla halk arasında değişikliğe uğrayarak günümüze '' Esire '' olarak gelmiş..
Eğrigöz Kalesi, Kütahya İli, Emet İlçesi'ne bağlı Eğrigöz Köyü, Hisar Mahallesi'nde doğal bir kayalık üzerine inşa edilmiş ve 2002 yılında 1.Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak tescil edilmiş. Kaleden İngiliz Araştırmacı Clive Foss da bahsetmiştir. Ona göre; Emet İlçesi'nin yakınlarındaki kasabanın üstünde, çok dik bir bayırda kurulu olan ve nehre yukarıdan bakan bir kaledir. Kale, gerekli olan yerlerde kuzeyden, güneyden ve bitişik yola karşı kuvvetli bir savunma sağlayabilmek için duvarlarla çevrilmiştir.
Kalenin batısında İkitaş Kanyonu'nun muhteşem görüntüsünün seyredilebildiği bir küçük meydana geldik..Burada geniş seyir terası yapılmış.
Bu nedenle tepenin topoğrafik şekline uygun olarak biçimlenen kalenin girişi, batıdaki bu geçit üzerinde bulunuyor.
Kalenin batısındaki bu giriş, kaya kütlesinin oyulup, çevresinin duvarla berkitilmesiyle meydana getirilmiş. Avrupalı gezginler Munro ve Anthony'nin işaret ettikleri antik kapı lentosu ise maalesef bugün yerinde yok..
Kalenin iç kale bölümüne tırmanırken kaleden kaçılmasının nasıl imkansız olduğunu görüyoruz.İç kale bölümünde yürüyoruz. Sarp uçurumlu yapı Kont Drakula'nın kaçış öyküsünü bizlere hatırlatıyor..
Eğrigöz Köyü'nün, İkitaş Kanyonu'nun ve doğanın her halinin görüntülerini buradan izlemek çok güzel..
Surların içinde, adeta bir iç kale gibi ikinci bir yükselti dikkati çekiyor. Blok kayalardan meydana gelen bu kısım kelenin kuzey tarafında bulunuyor.
Bunun güneyinde ve güneydoğusunda kalan sahada bir kuyu, kayalara oyulmuş dikdörtgen boyutlu bir sunak ve basamaklar dikkat çekiyor.
Anadolu'nun bir çok yerleşim yeri gibi geçmişi Eski Çağ'a kadar inen Eğrigöz'de ilk yerleşim silüetiyle kanyona hakim durumdaki tepenin üzerinde yükselen kalede olmuş. Ancak, Eskiçağ'dan kalma olduğu, Batılı araştırmacılar tarafından da kabul edilen Eğrigöz'ün eskiden hangi isimle anıldığı bilinmemektedir. Bu havaliden sadece '' Tiberiopolis '' adı yayınlara geçmiş.
Eğrigöz'ün, Bizans ve Selçuklu'lardan sonra 14.yy başlarında Kütahya merkez olmak üzere, Kula'dan Sandıklı'ya kadar uzanan sahada egemenliklerini kuran Germiyanoğulları Beyliği'nin kaleleri arasında yer aldığı anlaşılıyor.
16. yüzyıla ait bir tahrir defterine göre, Eğrigöz'deki gayr-i müslimlerden alınan vergiler, Kütahya'daki Germiyanoğlu 2.Yakup Çelebi imaretine harcanıyordu.
Germiyanoğlu Süleyman Şah zamanındaki bir düğün hadisesi dolayısıyla Eğrigöz'ün de adı geçmektedir. O dönemde Karamanoğulları ile iyi geçinemeyen Süleyman Şah, kızı Devlet Hatun'u Yıldırım Bayezid'e vermek suretiyle, Osmanlılarla akrabalık kurma yoluna gitmişti.
M. 1381 yılında yapılan düğün Osmanlı tarihlerinde anlatılmaktadır. Aşıkpaşazade, Müneccimbaşı ve Solakzade bu düğün sırasında Kütahya, Simav, Eğrigöz ve Tavşanlı'nın çeyiz olarak Osmanlı'ya verildiğini kaydederler.
Batılı Seyyah ve araştırmacılardan; 19. yüzyılın sonunda Munro ve Anthony, 20. yy başında Wiegand köyü görmüşlerdir. Munro ve Anthony, Eğrigöz'ün topoğrafik yapısına değinmişler ve Bizans Dönemi'nden kaldığını düşündükleri kalenin konumunu tarif etmişlerdir.
Wiegand ise, Eğrigöz'ün antik bir yerleşim olduğunu vurgulamış ve kalenin stratejik önemine dikkat çekmiştir.
Eğrigöz kalesinin tamamını gezmek sarp yapı ve çevresindeki uçurumlar nedeniyle tehlikelere de açık ve çoğu bölümde teknik tırmanışlar gerektiriyor..İkitaş Kanyonu ve tüm bölgeye hakim bu görkemli yapıyı gezmek, zaman geçirmek çok etkileyiciydi.
Köy meydanına tekrar döndük. Köy meydanında ne zaman yapıldığı belli olmayan ve Bizans, Roma ve Osmanlı medeniyetinin izlerini taşıyan çeşme bulunuyor. Çeşmenin ortasında kadın figürü var.
Cumhuriyet dönemi öncesinde burada medreseler varmış. O zamanki hocalar bu taşı İslami açıdan uygun değil diye tıraşlamışlar. Eskiler suların kadının göğsünden aktığını söylemekteler..Köy meydanında etkileyici bir yapı daha dikkatimizi çekti. 1970'li yıllara kadar Ortaokul olarak kullanılan 1930 yapımı binanın restorasyonu gündemdeymiş. Bu restorasyon sonucu oluşturulacak müze ve İkitaş Kanyonu manzaralı geniş bahçesinde yapılacak sosyal faaliyet ve etkinlikler ne kadar iyi olur diye düşündüm..
Kont Drakula yani 3.Vlad Tapeş'in izini takip eden turistler bölgeye sıklıkla gelmeye başlamışlar..
Eğrigöz Köyü, Eğrigöz Dağları'nın arasındaki dar ve yüksek bir kanyona hakim, yalçın kayalıklardan oluşan tepeyi, batı tarafındaki tepeye bağlayan eyer biçimindeki bir yükseltinin üzerinde yer alıyor. Kanyonun içinden geçen Eğrigöz Çayı, ileride Emet Çayı ile birleşiyor.
Kalenin batı eteğinde yer alan Eğrigöz Köyü'nün eski camisi yıkılarak yerine yakın tarihlerde, betonarme tekniğiyle yeni bir cami inşa edilmiş. Yeni cami yapılırken eski camiye ait minare, mevcut haliyle bırakılmış.
Caminin batısında bugün büyük kısmı toprak altında bulunan hamam yapısı bulunuyor. Köyün kuzeybatısında ise tarihi çamaşırhane var.
Peter Alexandrovich Tchihatcheff'in 5 ciltlik çok nadir '' Asia Mineure '' seyehatnamesinden (1854) '' Erigueuz '' (Eğrigöz - Kütahya) manzarası adeta aynı haliyle gözlerimizin önünde oluyor..
5000 yıllık bir geçmiş.. Frigler, Bizans ve Osmanlı'dan günümüze uzanan bir tarih yolculuğu, kale, kanyon yürüyüşleri yaptık, görülmeye değer bir doğa harikası olan, kuş seslerinin su sesine karıştığı İkitaş Kanyonu'nda doğanın sunduğu tüm güzelliklerin keyfini çıkararak benzersiz bir deneyim yaşayarak ayrıldık..
Hep böyle kal Eğrigöz ve Emet...
Tek Eğrigöz Tarihi araştırmacısı olarak yazınızı keyifle okudum. Yazın tekrar uğrarsanız bölgeyi size rehberlik yaparak tekrar gezdirmek isterim.
YanıtlaSilÇok memnun olurum.Daha detaylı gezi yapmayı düşünüyorum.Sizin rehberliğiniz benim için Eğrigöz'ü ve Emet'i daha yakından tanımak için önemli.
Silersanern@gmail.com
Görüşmek dileğiyle