Sayfalar

27 Mayıs 2024 Pazartesi

 SAKIZ ADASI (CHIOS) , SUYUN KARŞI KIYISINDA OLMAK ... ( YUNANİSTAN )

Sakız Adası (Chios); Tarihi, denizi, tavernaları, yemekleri ve sıcacık güler yüzlü insanlarıyla deniz ve çiçek kokulu, sakız tadında bir ada. Bizim için Ege'de keşfedilmeyi bekleyen gizli bir hazine olan Sakız Adası'na gidiyoruz... İzmir'in hemen yanı başındaki Sakız Adası, Yunanistan'ın Kuzey Ege bölgesine bağlı ve Türkiye'den Sakız Boğazı ile ayrılıyor. Yunanistan'ın beşinci büyük adası. Yeşil pasaportumuzun sağladığı avantajlar ile sadece feribot biletimizi alarak ve sabah erken saatlerde Çeşme'de Ulusoy Limanı'na geldik.
Gümrük işlemleri sıra beklemeden bitiyor ve hızlı feribota biniyoruz. 

Sakin ve mavi Ege Denizi'nde Sakız Adası'na yaklaşıyoruz. Yarım saatlik deniz yolculuğu sonrası Sakız Merkezi göründü bile...Yunan Gümrüğü'nde de adaya giriş izlemlerimiz hızla tamamlandı.

Sakız Adası'na adım atıp kordonundan merkeze doğru yürümeye başladığımız anda; bizden gibi ama bir o kadar da bildiklerimizin aslında ne kadar az olduğunu fark ettiğimiz bir kültür olduğunu anlamaya başlıyoruz. Çok garip bir his... Yakın ama uzak... Ama çok benzer gibi...
Günübirlik bir gezi olacağı için bu defa sadece adanın merkezinde olacağız. Nereler gezilir, özel lezzetleri nelerdir, nerede yenir ve nerede içilir... Epey hazırlıklıyız... Dersimizi çok iyi çalıştık. Adanın kordonunda deniz esintisiyle kısa bir süre sonra ilk lezzet noktamıza geldik. Yunanlılar gibi kahvaltı yapabilecek en iyi adreslerden biri olan '' Ahni Kai Kanela '' dayız. Deniz karşımızda bir masaya oturuyoruz. Gelmeden önce bir kaç cümle Yunanca ezberledik. Garson kıza '' Kalimera (Günaydın) '' diyoruz. Türkçe '' Günaydın '' karşılığı alıyoruz... Bu durum çoğunlukla gün boyu devam etti. Adanın Yunan halkı ile karşılıklı tebessümler ile karşılıklı Türkçe ve Yunanca konuştuk. Yani anlaştık, anlaşabiliyoruz.... Menüler Türkçe olarak da hazırlanmış.
Bol yağlı leziz böreklerin adresi olan yerel halkın da tercih ettiği bir buluşma noktası. Çok önceden belirlediğimiz siparişlerimizi veriyoruz.
Kremalı börek (pudra şekerli). Alışkanlık yapacak türden lezzetli ve kaliteliydi.
Yarısı peynirli, yarısı kıymalı börek tabağı istedik... (artık unutmaya başladığımız eski kaliteli enfes böreklerden..) 
'' Lokmades ''... Tam bir baş yapıt. Ballı, tarçınlı, sakızlı.
İçecek olarak; Yunan Kahvesi (bizim Türk kahvesi gibi), '' Frappe '' ve Soğuk Su (Hem de ücretsiz). Çok eskilerde bizde olduğu gibi. Şaşırtıcı bir durum. Bunu adanın bir çok kafe ve restoranında gördük.
Yerel halkın doğallığı, misafirperverliği ve samimiyeti dikkatimizi çekiyor. Harika bir kahvaltı oluyor. Ada halkının sıcaklığı gezimizi unutulmaz kılıyor.
Üstü köpüklü soğuk kahve olarak tanımlayabileceğimiz '' Frappe '' , Yunanistan'ın en popüler içeceklerinden biri olma özelliği taşıyor. En yaşlısından en gencine Frappe içiyorlar.. İlk kez 1957 yılında Selanik'te içilen Frappe'nin mucidi, bir hazır kahve firması çalışanı olan Dimitris Vakondios. Vakondios, arkadaşı hazır kahve tanıtımı yaparken aynı kahvenin sıcak değil de soğuk suyla hazırlansa  nasıl olacağını düşünür. Bu sayede  tesadüfen Frappe ortaya çıkar ve kısa süre içinde ülke genelinde yayılarak Yunanistan'ın milli içeceği haline gelir.
Ahni Kai Kanela'nın iç mekanı da Adalıların buluşma ve sosyal alanı gibi. Samimi ve huzurlu bir ortama sahip.
Ege Denizinin kuzeydoğusunda yer alan ada Karaburun Yarımadası'nın da karşısında yer alıyor.
Adanın etrafında Yunanistan'ın diğer adalarından olan Samos ve Midilli adaları bulunuyor.
Ada ismini bünyesinde çok fazla barındırdığı, ticaretini de yaptığı sakız ağaçlarından alıyor.

Sakız adasın da hayat diğer Yunan adalarında olduğu gibi aheste akıyor. Buralarda hırstan arınmış, sessiz sakin yaşayıp giden insanlar var. Zaten güzel olanı değiştirme gibi düşünceleri de yok.

Biz Türklerin damla sakızı üretiminden dolayı Sakız Adası olarak adlandırdığımız adanın orijinal ismi Yunanca '' Hios '' olup, İngilizce '' Chios '' olarak yazılıyor.
Koraes Halk Kütüphanesi, Yunanistan'ın en önemli kütüphanelerinden birisi sayılıyor.

Adanın ismin nereden geldiğine dair birçok rivayet olmasına rağmen tam olarak bilinmemektedir. Mitolojide '' Poseidon '' veya '' Okeanos '' un çocuklarından birinin isminden geldiği veya efsanevi kral aynı zamanda adanın da kurucusu '' Olinopionos'un kızının ismi Chioni'den türediği rivayetlerden bazıları.
Sakız Adası gezimiz çok güzel başladı. Nefis kahvaltıdan sonra şehir merkezi sokaklarında yürümeye başladık.

Ziyarete gelen herkesin gezip görmek isteyeceği tarihi yapılara sahip ada büyük, küçük 66 tane de köye sahip.


Gezdiğimiz Katedralin bahçesindeki, siyah ve beyaz çakıllarla yapılan, '' Votsaloto '' işçiliği göz kamaştırıcıydı. Sakız Adası mimarisinin dikkat çekici özelliklerinden biri de tarihi yapıların iyi korunmuş olması.


Tarihi mimari yapıların birçoğu restore edilerek konukevlerine dönüştürülmüş.


Sakız Adası sakinlerinin büyük bir kısmının Amerika'da, Kanada'da ve Avrupa'da yaşadıklarını öğrendik. Yaz aylarında, bu ülkelerden adanın sakinleri gelerek özellikle Mesta'da kendi evlerinde yazı geçiriyorlarmış.


Ayrıca Sakız Adası, Truva savaşlarını anlatan meşhur İlyada ve Odysseia eserlerinin sahibi Homeros'un da doğduğu ve bu eserlerini dünya kültür-edebiyatına kazandırdığı yer olma özelliğine de sahip.


Yunanca'da taverna, müzikli yemek yenilen mekanlar için kullanılıyor. Yunanistan'da tavernaların birkaç türü var. Bunlardan ilki ve en yaygını sahillerde yer alan '' psarotaverna '' denilen başta balık ve deniz mahsullerinin yapıldığı yerler. Bir bakıma Türk misafirlerin en sevdiği tavernalar da bunlar. Hele bir de psarotavernada canlı müzik de varsa değmeyin keyfe..
Biz adaya günübirlik geldiğimiz ve akşamına kalamadığımız için müzikli taverna ortamına kalamadık. Öğlen yemeği için, şehir merkezinde sahilde ''To Tsikoudo '' restoranı tercih ettik. Yunan müzikleri eşliğinde uzomuzu içerek hoş anlar geçirdik...


To Tsikoudo, deniz havası alarak yenilecek yemeğin en iyi adreslerinden.
Denizden gelen hafif bir esinti, öğlen güneşi, fonda Yunan ezgileri, bir taverna masasına serpiştirilmiş mezeler, deniz ürünleri ve yanında buz gibi soğuk uzo (Ouzo). Her ne kadar milli içeceğimiz  rakıya benzer özellikler taşısa da uzonun yeri ayrı. İçerisindeki anason dışında farklı aromalar da içeren yüksek alkollü bir içki. Neredeyse bütün uzo üreticilerinin hemen hepsi mübadele İstanbul'dan Yunanistan'a gelerek üretimlerini taşımışlar. 180 uzo üreticisi ve 370 çeşit uzo bulunan Yunanistan'da Uzo, ilk damıtmanın yapıldığı Bizans zamanından bu yana üretiliyor. İşte hayatın en iyi anlarından biri...
Sakız Adası'nın Uzosu '' Kazanisto '' (illa ki en özeli siyah versiyon) ve yöresel ekmek masa da yerini aldı.. Kazanisto, geleneksel bronz kazanlarda yapılan 8 saatlik bir damıtma işleminin ardından kendine özgü lezzetiyle uzo severlerin beğenisini kazanıyor. Bileşiminde bulunan su, alkol, Chian anasonu ve diğer malzemelerle kendine has bir lezzete sahip.1896'dan beri Sakız Adası'nda bakır kazanlarda aynı sevgi ve saygıyla yapılan Kazanisto Uzo eşsizdi..
Greek Salad ( Horiatiki Salad), bizim çoban salatanın daha zahmetlisi aslında. Yunanlılar ve Türkler birlikte o kadar uzun yıllar iç içe yaşamış ki, yemek kültürümüz birbirine çok benziyor. Hepsi adanın ürünü olan ; Domates, biber, salatalık ve soğan, Zeytin ve Yunanlıların beyaz peyniri olan fetanın eklenmesi ile salata tamamlanıyor. Bizim çoban salataya göre esprisi malzemelerin neredeyse bütün konuluyor olması. Bol zeytinyağı ile masaya getirildi.

Genellikle inek ve keçi sütünden yapılan '' Mastelo Peyniri '' Greek Salad'ın yanında özellikle tercihlerimizden oldu. Hellim gibi kızartılarak servis ediliyor.
Porsiyonların büyüklüğüne dikkatinizi çekmek istiyorum... Önce Karides...
Sonra Kalamar...

Porsiyonlar o kadar büyük ki; başkaca deniz ürününe yer kalmıyor. Çok önerilen ahtapot, çeşit çeşit ada balığını, gyros ve souvlaki yemeyi daha sonraki gelişimize bıraktık. Her şey o kadar güzel. Ve tabi ki sohbet de bir o kadar güzel...
Yemek sonunda bizim Laz böreğine benzeyen bir tatlı ve sınırsız Sakız Likörü ikram ettiler. Neredeyse tüm günü To Tsikoudo'da geçirecek bir havada ve durumdayız... 
'' Ton logaryazmo parakalo (hesap lütfen) '' diyerek hesabı istedik. Adaya gitmeden önce ezberlediğimiz bir kaç Yunanca cümleden bir tanesi... Yunanlı garson ile karşılıklı gülüşüyoruz.
Adalardaki deniz ürünü çeşitliliği bizde yok ne yazık. Aynı deniz, aynı balıklar, aynı ürünler olduğu halde... Bizim gibi denizlerini talan etmiyorlar, etmemişler. Hem yaptıkları işe hem kendilerine hem de kültürlerine saygılılar. Balık olmadan yok olacaklarının farkına varmışlar. Yemek yediğimiz ya da gördüğümüz her taverna-lokanta, çoğunlukla aile işletmesiydi. İşini dürüstçe yapan, bozulmamış, basit, samimi, candan, sevecen insanlar...
Chios aynı zamanda adanın şehir merkezinin de adı. '' Aplotaria Sokağı '' merkezde bulunan en işlek sokaklardan. Aplotaria Sokağı'nın başından yürümeye başlayarak ada yaşamının içine karışıyoruz...



Adanın merkezi eski çağlardan bu yana hep liman çevresinde bulunuyor.


Chios Town, Ada'nın hem merkezi hem de en hareketli bölgesi. Ada çok özellikli ve oldukça süprizlere sahip. Son derece özgün ve zengin.



Artisanal dedikleri, el yapımı dondurma üreten adanın özel dondurmacısı '' Kronos '' a geldik.
Kronos'un kurucuları, Dimitris ve Yorgo Theofanidis kardeşler 1920 yılında Trabzon'dan Atina'ya göç edip Kronos Dondurma Fabrikası'nı kurmuşlar. 1929 yılında Sakız Adası'na göç etmişler. Ailenin üçüncü kuşağı günümüzde titizlikle geliştirdikleri üretimi sürdürüyorlar.

Sakızlı Dondurma enfesti...

Şehir merkezinde çok sayıda bakery-cafe görüyoruz.


Bir o kadar çeşitli ve özel lezzetler. Ne kadar da bize benziyor...

Ada üzerinde en önemli ürün sakız ağaçları.. Osmanlı Dönemi'nde bir kilo sakızın bir kilo altına eş değer tutulduğu rivayet ediliyor.


Sakız Adası'nda sabah açılan işletmeler öğlen saat 14.00 de kapanıyor. 18.00 den sonra tekrar açılıyor. Siesta (öğlen saatlerinde dinlenme ve uyku zamanı) Yunanlıların vazgeçilmezi. Pazar günü ise ana çarşıda bütün işletmeler kapanıyor.

Sakız Adası'nın başlıca geçim kaynağı damla sakızı üretimi olduğu kadar aslında yüzyıllardır en iyi şekilde denizcilik alanında da ileri gitmişler. Yunanlı en büyük armatörlerin Sakız Adalı olduğunu öğreniyoruz.

Enteresandır, bu sakız ağaçları her yerde yetişebilir fakat ürünü sadece Chios'ta (Sakız Adası), özellikle adanın güneyinde veriyor. Adanın tatlıları arasında en ünlüsü '' mastiha '' adıyla da bilinen damla sakızı. Bu doğal reçine, sakız ağacının dalından toplanarak elde ediliyor ve yemeklere, tatlılara, içeceklere eşsiz bir aroma veriyor. Sakız adasında sakız ürünlerini satan bir çok ünlü dükkan var. Biz tavsiye üzerine '' Korakis Marinos '' a gidiyoruz.
Dükkanın sahibi '' Rena Teyze '' adaya gelen Türklerin gözdesi. Çok sevimli, misafirperver. İkramlar da bulundu.
Birbirinden güzel sakız ürünlerini satın aldıktan sonra, daha önceki Avrupa gezilerimizden kalan madeni Euroları tek tek sayarak aldı. '' Kağıt para vermeyin. bozukluklar benim de işime yarar '' diyerek.. Bizi de bozuk paraların ağırlığından kurtardı.

Korakis - Marinos 1935'den beri bir ada klasiği olmuş. Reçeller ve sakızlı ürünler için en iyi adreslerden. '' Tatlılar aile işidir '' ilkesi ile üretim yapıyorlar.

40'dan fazla türde türde marmelat, reçeller, sakızlı ve vanilyalı tatlılar, şuruplu meyve ve tatlı karışımları, nuga turtaları, konsantre şekerli meyve suları ve şekerli badem özü suyu (soumada) üretiyor.
Korakis -  Marinos şirketinin hikayesi, hayatı boyunca vizyonuna sadık kalmış olan kurucusu Panagiotis Korakis'in tarihi serüveniyle başlamış.
Panagiotis Korakis, şeker ve un ticaretinde ithalatçı olarak başlamış. 1935'te işini tatlılar alanına genişletmeye karar verir. Sonuçta, Sakız Adası'nın ünlü narenciye bahçelerinde bulabildiği birinci sınıf malzemeler ve kendisinin ticaretini yaptığı şeker ve un, bu yeni topraklarda en iyi koşullar altında ilk adımların atılması için yeterli olmuş.
Sakız'ın yetiştirilme hikayesi de ilginç.. Ürün veren sakız ağaçlarının altına beyaz bir toz dökülür ve ağaçlara ustaları tarafından yarıklar açılır. Ada üzerinde altında beyaz toz dökülmüş her sakız ağacı ürün veriyor. Bu beyaz toz damlayan sakızların topraklanmasını engelliyor. Sakız, gıda endüstrisinin yanı sıra, tıpta da kullanılıyor. Ada bu özelliği ile diğer Yunan Adaları'nın önüne geçmiş, hatta kendisini diğer adalardan bu yönüyle ayırmıştır.

Korakis - Marinos'dan aldığımız; sakızlı ürünler, mastika ve sakızlı biralar (Fresh Chios Beer) Sakız Adası'ndan hatıra oldular.
Sakız Adası'nın merkez meydanı olan '' Plateia Vounakiou '' ye geldik.


Sakız Adası, geçmiş dönemlerde son derece büyük bir ticaret merkeziymiş; dolayısıyla oldukça fazla korsan saldırısına uğramış.



Bu durum adayı bir savunma kalesi haline getirmiş. Ada da Orta Çağ'dan kalma tarih kokularını hissetmek mümkün.
Chios Town, M.Ö. 1000 yılı civarında İyonlar tarafından kurulmuş. Tarih boyunca pek çok farklı medeniyete ev sahipliği yapmış. Bu nedenle kültürel ve mimari açıdan oldukça zengin.
Ada da Osmanlı Dönemi'nden kalan bir çok esere rastlamak mümkün..

Bizans ve Osmanlı döneminden kalan her bir kulesi farklı mimari özelliğe sahip Sakız Kalesi ada merkezinde yer alıyor.
Kale, tarih boyunca Sakız Adası'nın siyasi ve askeri yönetiminde merkez konumda bulunmuş. 1912 yılına kadar tamamen Osmanlı hakimiyetinde olan kale, Yunan devletine bağlandıktan sonra arkeolojik alan ilan edilip korunmuş.
İzmir'e dönüş feribot saatine çok zaman kalmadığı için kalenin içini gezemedik. Adadaki son anlarımızda görmek istediğimiz bir yere doğru yürümeye başladık.

Sakız Adası'nın sembolleri arasında yer alan yel değirmenleri, adayı güzelleştiren ve merak edilen yerlerin başında geliyor.

Adanın merkezine 1.5 km mesafede bulunan bu değirmenler, kuzey kısımda bulunuyor. Liman boyunca yürüyerek 20 dakika gibi bir sürede değirmenlere ulaştık. Yel değirmenlerin etrafında kafe ve restoranlar bulunuyor. 70'lerden kalma gibi bir Ege kahvesinde yel değirmenlerini seyrederek kahve içtik..
Bu değirmenlerin bulunduğu yer Tabakika bölgesi olarak anılıyor. Özellikle 19. ve 20. yüzyıllarda imalathanelerin kurulması ile çok popüler hale gelen bu değirmenler, büyük oranda işleri kolaylaştırıcı hale gelmiş.
Sakız Adası'nın rüzgarı gibi gelip geçiveren çok güzel anlarımızdan sonra dönüş için Liman'a doğru yürümeye başladık.
Sakız Adası (Chios), 800 kilometrekareyi aşan yüzölçümüyle Ege'deki adaların en büyüklerinden. Ada da 50 binin üzerinde insan yaşıyor.
Günübirlik Sakız Adası gezimiz bizim için bir keşif gibi oldu. Adayı daha iyi tanımak için 2-3 gün geçirmek gerekiyor. Bir daha gelişimizde aracımız ile gelip; Adanın güzel plajlarını, yerleşim yerlerini, ünlü lezzet mekanlarını deneyimlemeyi düşünüyoruz. Adayı daha iyi tanımak için turlar da düzenleniyor. Adayı üç bölgeye ayırarak gezilmesi tavsiye ediliyor.
   Sakız Adası Güney Turu; Adanın güneyine, narenciye bahçeleri ve armatörlerin yaşadığı köşkler ile ünlü Kambos bölgesinden geçerek başlanıyor. El seramikleri ile ünlü Armolia Köyü ve hemen yakınında bulunan Sakız ağaçlarının bulunduğu bölge olan Mastichoria ile devam ediliyor. Tüm evlerin geometrik desenlerle kaplı olduğu ünlü Pyrgi Köyü ve sonra ünlü labirent köy Mesta'ya en az bir gün ayırmak gerekecek.
   Sakız Adası Kuzey Turu ve Orta Batı Turu da bir çok güzel yerin görülebileceği aktivitelerden.
Lithi Plajı, Mavros Gialos, Kami Plajı, Didima Plajı, Agia İrini, Giali plajları aklımızın bir köşesinde adadan ayrılıyoruz.

Güneşin son ışıkları altında Karşı Kıyıya veda ettik.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder